18 Mart 2013 Pazartesi

Bir Cumhuriyet Delikanlısının Anıları



 Prof. Coşkun Özdemir'in " Urfa'dan Harvard'a " kitabı beş ayda 6. baskı yaptı. Mina Urgan " Bir Dinozorun Anılan " adını verdiği kitabının baskı üzerine baskı yapmasına (2012 itibarıyla 77. baskı) şaşırmış, " O kadar aykırıyım ki bu topluma. Çok satıyorum, acaba çok mu bayağı yazıyorum. Acaba yanlış bir şey mi yaptım? " diye kendisini sorgulamaya kalkışmıştı. Aslında kendisine haksızlık etmiş, düzenle yüzleşemeyen birçok aydının kitabına sığındığım görmemiş ya da görmezden gelmişti. Her iki kitap da aynı kulvarda ilerliyor. Coşkun Hoca da Mina Hanım gibi " Yaşadım, Gördüm, Yazdım " slogam ile bir dönemi ve bu dönemin insanlarını anlatıyor: Türkan Saylanlar, îlhan Selçuklar, Oktay Akbaylar, Melih Cevdetler, Yaşar Kemaller sırayla geçiyor önümüzden.

DEVRİMLE KARŞI DEVRİMİN TARİHİ

Kitap, bir yurttaşın yaşam öyküsü etrafında sunulan Cumhuriyet'in tarihidir. Urfa'da başlayan, istanbul'da ve dünyanın dört bir yanında süren bir büyük tanıklık; bir yanı ile kısmi tıp tarihidir. Sadece olumlu örnek. leri sıralamakla yetinmiyor Coşkun özdemir, tarihe kayıt düşmek için sık sık madalyonun öteki yüzünü de çevirip önümüze J koyuyor: Bülent Arınç'ın i Moskova'da ettiği " Lenin'in ölüsüyle karşılaşmak ne kadar iyi " sözünden, sosyalist Allende'nin öldürülmesini soran A. îpekçi'ye Demirel'in: " Eyi gitti eyi gitti " demesine kadar neler neler... Aslında Coşkun Hoca'nm kitabı bir bakıma karşı devrimin de öyküsüdür. Olayların adım adım nasıl bu noktaya geldiğinin anlatımıdır. Anlayana tabii..

HER ŞEY DÖNÜŞÜR'ÜN ÖRNEKLERİ

Coşkun Hoca'nın kitabı sanki Heraklit'in kuramını örneklemek için yazılmış. Herşey değişiyor. Dünün dostları hasım, dünün devrimcileri gerici oluyor. Düşündürücü, çarpıcı örneklerle dolu kitap... Coşkun Hoca kansere yakalanıyor, dostu Yaşar Kemal, bütün itirazlarına rağmen, tedavisi için 500 sterlinlik çeki yazıp önüne koyuyor. Diğer bir deyişle Yaşar Kemal Hoca'ya can simidi uzatıyor. Gün geliyor can dostu Yaşar Kemal'in Spiegel'deki yazısı ağrına gidince, sarılıyor kaleme: " Bırakalım Kürtleri PKK ile baş başa sorunlarını kendileri çözsünler " demişsin Beni de PKK ile başbaşa bırakmaya gönlün razı oluyor mu? " diye soruyor. Gün geliyor eski dostu Gencay Gürsoy'la karşı karşıya geliyor. A. Savaş Akat'ın " Atatürk işçi düşmanı " sözlerini, Murat Belge'nin Atatürk için sarfettiği " Fransızcası zayıftı " cümleciğini, Mete Tunçay'ın Evren'Ie Atatürk kıyaslamasını, bir zamanlar " Orhan Kemal hapisteyken bayram kutlaması olmaz " diye yazan Çetin Altan'ın eski dostu ilhan Selçuk'un ölümünden sonra susmasını... şöyle bir hatırlatıp geçiyor. Hiç vicdanınız sızlamıyor mu, dercesine.

KANAYAN YARASI

Ve sonunda sıra geliyor kitabın öyküsü ile iç içe geçen bir yaraya... Bizim kuşağın, yaşıtlarımızın çok iyi bildiği bir büyük çelişkiye! " Cumhuriyet benim için bir sığınaktır " diyen yazarın kitabı " sığmağı " tarafından basılmıyor. Coşkun Hoca bir süre kalbine saplı bıçakla gezi; yor. Ama yolu " Türk; devrimi nin yayınevi " ne! uğruyor ve bu çok ilgi çeken kitap okuruyla buluşmaya başlamış oluyor. Kitabın değerinin ileride daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Coşkun Hoca'nm gönlüne saplı bir başka bıçağın sapında İstanbul Üniversitesi öğretim Üyeleri Derneği yazılı. Tıp dünyamızın saygın ismi, hocaların hocası, Cumhuriyet aydını, Mustafa Kemal'in askeri, Cumhuriyet'in 50 yıllık köşe yazarı, Kas Hastalıkları Derneği'nin kurucusu, kas hastalarının her şeyi, hem Dünyalı hem Türkiyeli, seçkin bilim insanı, metroyla gidip gelen sade yurttaş, 80'li yaşların görmüş geçirmiş saygın profesörü, 29 Ekim kutlamalarına koşa koşa giden genç Cumhuriyetçi... Karşıyakalı güzel öğretmen hanımla Divriğili öğretmenin Urfa'da doğan oğullan Prof. Coşkun özdemir Cumhuriyet devriminin yolunda yürüdükçe gençleşenlerden. Kitabı bu yolculuğun tutanağı. Okuyun.