
Rüştü Onur; Zonguldak edebiyatının ve dahası Garip şiiri çizgisinde şiirler yazdı. Türk edebiyatında İrfan Yalçın gibi usta kalemlerle anılan Zonguldak kenti için simge bir isim. Hatta yazar İrfan Yalçın, genç yaşta veremden ölen üç Zonguldaklı kalemi, Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluser'i anlattığı "llyaz Ölümleri" adlı bir kitap hazırladı. Bu yüzden Onur şiirleriyle olduğu kadar hayat hikayesiyle de belleklere kazınan bir şair diyebiliriz.
Hayat hikayesi de şiirleri gibi
1938 yılında ince hastalığa (verem) yakalandığı için aralıklarla tedavi görmek zorunda kalır. Hastanede tanıştığı tifo hastası Mediha Sessizle aşık olur ve bu aşk onları daha sonra evliliğe kadar götürecektir. Evlendikten sonra, 12 Kasını 1942'de Mediha Hanım'ı kaybetmesi şair Onur'u kötü etkileyecek ve hayata boş verecektir. Eşinin ölümünden sadece 2 hafta sonra 1 Aralık 1942'de ciğerlerinden fazla kan gelmesi sonucu hayata gözlerini yumar. Bugün Ortaköy mezarlığında Mediha Hanım'la yan yana yatmaktadırlar. Sadece 22 yıl yaşayan şair; kendine özgü sesi ve tekniğiyle yazdığı şiirleriyle dikkat çeken bir şair oldu. Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat kuşağındandı. Şiir¬leri dışında; Yeni İnsanlık, Varlık, Ses, Bağ, Servet-i Fünûn, Ocak, Yeni Zonguldak gibi dergi ve gazetelerde çıkan deneme ve öyküleri de var.
Zonguldak'ın edebiyatımıza kazandırdığı ve genç yaştaki ölümü dolayısıyla hep genç kalan şair hakkında ilk hazırlanan ilk kitap Salah Birsel tarafından 1956'da "Rüştü Onur Şiirleri, Mektupları ve Ardından Yazılanlar" adıyla yayınlanmış. Aradan geçen yıllarda kimi yapıtları kitaplaştı. Ancak Rüştü Onur'un bilinmeyen daha çok mektubu ve şiiri varmış ki; Kaynak Yayınları bunları şairin özel aile arşivinden fotoğraflarla gün ışığına çıkardı.
(Cumalı'ya mektup, 12.9.1940)
Kaynak: Aydınlık Gazetesi