Doç.
Dr. Hüner Tuncer'in yalın ve anlaşılabilir bir dille kaleme
aldığı "Metternich'in Osmanlı Politikası" adlı
yapıtı, tarihimizin önemli bir dönemini aydınlatmaya katkıda
bulunan önemli bir kaynak.
XIX.
yüzyılın ilk yarısı diplomasisine ilkeleriyle damgasını vuran
Avusturya Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Metternich, Avrupa'da
tutuculuğun simgesi, özgürlüklerin ve devrimci düşüncelerin
baş düşmanı bir politikacıdır. Fransız Devrimine, demokrasiye
ve bu devrimin getirdiği ilkelere düşmanlık üzerinde temellenen
görüşleriyle Metternich, Fransız Devriminin Avrupa'da
yayılmamasına kendini adayan, karşı devrimci güçlerin birliğini
sağlamaya çalışan politikalarıyla uzun süre etkili olmuş bir
diplomattır.
Avrupa'da barış için "güç dengesi" ve
"güçlerin birliği" ilkelerini savunan Metternich,
diplomatlıktan sıçradığı politikada oluşturduğu baskı
rejimiyle ülkesini "karanlığın merkezi"ne dönüştürmüş,
kurduğu sistem ulusçuluk ve demokrasi akımlarının güç
kazanmasıyla çökmüştür. Avrupa'da devrimler yılı olan 1848'de
Avusturya, Macaristan, İtalya, Almanya'da başlayan ulusçu
ayaklanmalar, aynı zamanda Metternich'in sindirme politikasına da
karşı çıkıyordu ve bu devrimlerin ille kurbanlarından biri
olarak görevinden istifa etmiş ve İngiltere'ye sürgüne
gönderilmiştir.
Batılıların
"Doğu Sorunu" olarak gördüğü Osmanlının kaderiyle
yakından ilgilenen Metternich, Yunanistan'ın bağımsızlığını
kazanmasından sonra hızlı bir çöküş sürecine giren, Avrupalı
büyük güçlerce yönetimine müdahale edilen, birçok barış
antlaşmasını imzalamak zorunda bırakılan ve dağılmaya başlayan
Osmanlı İmparatorluğu'nun XIX. yüzyıl politikalarındaki en
etkili politikacılardan biridir. "Olağanüstü, birinci sınıf
bir diplomat ve kötü bir devlet adamı" olarak tanımlanan
Metternich, ülkelerin hükümdarlar ve saray çevrelerindeki
insanlarca yönetildiği Avrupa'yı, "ulus" olgusunun
ortaya çıktığı dönemlere kadar diplomasi yoluyla yönetmeyi
başarmıştır. Kendisinin de anılarında söylediği gibi,
"zamanını çürümüş yapıları ayakta tutmaya çalışmakla
geçiren" biri olmuştur. 86 yıl yaşayan Alman asıllı Prens
Klemens von Metternich'in (1773-1859) amacı, ulusçuluk
rüzgârlarının estiği Avrupa'da "eski rejim"i, mutlak
monarşileri korumaktı. "Yönetme yeteneğine sahip bir kişi"
olan hukukçu Metternich, 1809-1848 arasındaki 30 yıl boyunca
Avusturya İmparatorluğu'nda dışişleri bakanlığı görevini
sürdürmüş, 1821-1826 arasındaki başbakanlığı döneminde de
Avusturya'nın Avrupalı büyük güçler arasında öncülük rolünü
üstlenmesini sağlamıştı.
HÜKÜMDARLARIN
YASALLIĞI İLKESİ
Fransa'ya
(Napolyon) karşı Avusturya-Prusya arasında kurulan, bir yıl sonra
İspanya'nın da katıldığı 1. Koalisyon (1792); Rusya ile
İngiltere arasında kurulan ve Avusturya'nın da katıldığı 2.
Koalisyon (1797); İngiltere, Avusturya, Rusya arasında kurulan 3.
Koalisyon (1805); İngiltere, Avusturya, Rusya, Prusya, Saksonya
arasında kurulan 4. Koalisyon (1806); İngiltere ile Avusturya
arasında kurulan 5. Koalisyon (1809); Avusturya, Prusya arasında
kurulan 6. Koalisyon (1813) hep Metternich'in diplomatik
başarılarıyla kurulmuştu. Kendisini dünyanın merkezi olarak
gören, "Dünyanın bana gereksinimi var, çünkü benim yerim
başka kimse tarafından doldurulamaz... Ben yönetenlerin arasında
yönetme kabiliyetine sahip tek kişi olmuşumdur" diyen kibirli
Metternich, gerçeği yalnızca kendisinin bildiğini savunurdu.
Tarihçilerin "Metternich Çağı" tanımlamasının
ardındaki gerçekliği Tuncer şöyle aktarıyor: "Metternich'in
başrolü oynadığı olayları tanımlamak, gerçekleştirdiği
diplomatik görüşmeleri kâğıda dökmekle Almanya'nın,
İtalya'nın ve Avusturya İmparatorluğu'nun uluslararası
ilişkilerini etkileyen politikalarını değerlendirmek, aslında
XIX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa'nın tarihini yazmaktan başka
bir şey değildir." (s.35) Metternich'in "Fransız
Devrimine duyduğu nefret tüm duygu ve düşünce dünyasına
egemen"di. Onun savunduğu ve kutsal saydığı ilkelerin
başında, "hükümdarların yasallığı" ilkesi
geliyordu. Başka bir deyişle, hükümdarlara karşı ayaklanan
"asileréin yerine, "yasal" olan hükümdarların
desteklenmeleri gerekliğini söylüyordu. Ama Yunanların 1821
yılında "yasal" olan Osmanlı padişahına karşı
ayaklanmasında, Metternich, kendi koyduğu kurala ters düşerek
isyancı Yunanları destekledi. XIX. yüzyılın ilk yarısındaki
Yunan bağımsızlık savaşında, "Büyük Güçler"
olarak nitelendirilen İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya'nın
Yunanların yanında ve Osmanlı padişahının karşısında yer
almasının sonucunda Yunanlar, Osmanlı Devleti'nden önce
özerkliklerini, sonra da bağımsızlıklarını kazanmıştı.
Böylece, Metternich'in politikası, devletlerin çıkarları söz
konusu olduğunda, uluslararası ilişkilerde kutsal sayılan
ilkelerin geçersiz sayıldığını bir kez daha ortaya koymuştu.
Bu da, uluslararası ilişkilerin temel kurallarından birinin
ülkeler yerine, devletlerin çıkarlarının ön planda olduğu ve
devletler arası ilişkilerin ulusal çıkarlar doğrultusunda
biçimlendirildiğiydi.
UYGARLIĞIN
ÖTESİNDE
Hüner
Tuncer'in Metternich'in Osmanlı Politikası (1815-1848) adlı
kitabında, Metternich'in içine düştüğü bu çelişki ortaya
çıkarılıyor. XIX. yüzyılda Osmanlı-Avusturya ilişkilerini
irdeleyen yapıtlarıyla "Avusturya Bilim ve Sanat Şeref
Madalyası"na layık görülen Doç. Dr. Hüner Tuncer, Sosyal
Bilimler dalında "2013 Yunus Nadi Ödülü"nü kazanan bu
yapıtındaki Osmanlı tarihinde dönüm noktası olan XIX. yüzyılla
ilgili değerlendirmeleriyle önemli bir boşluğu dolduruyor. Hüner
Tuncer'in yapılında ilginç bir konuya daha dikkat çekiliyor.
Metternich, Osmanlı padişahına, Osmanlı devlet yapısına uygun
olmayan Batı kurumlarını devralmamalarını, çünkü Avrupalı
kurumların temelini Hıristiyan yasalarının oluşturduğunu,
Hıristiyan olmayan Osmanlıların ise, halen var olan ve Müslüman
yasalarını temel alan yönetim biçimlerini korumalarını tavsiye
ediyordu. Metternich'in kendi sözleriyle, Osmanlı İmparatorluğu
"uygarlığın ötesi"nde yer alıyordu. Muhafazakâr ilke
ve düşüncelerin savunucusu, Fransız Devrimine düşmanlığı
amansız olan Metternich, Osmanlının gerçekleştirmeyi öngördüğü
reformlarla yeniden ayakları üzerinde durmasını ve güçlenmesini
istemediği için "Tanzimat" hareketinin de karşısındaydı.
Zamanının güçlerinin gerisinde kalan Metternich'in, Osmanlılara
yönelik değerlendirmesinde de yanılgıya düştüğünü bir
sonraki yüzyılın olayları göstermişti. Atatürk'ün
liderliğinde Osmanlı Devleti'nin yıkıntıları üzerinde yeşeren
modern Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş bir devlet olmanın gereği
olan laik ve demokratik devlet yapısıyla, XX. yüzyılın
başlarında uluslararası toplumdaki saygın yerini almıştı.
Uluslararası ilişkiler alanında Irkçılıktan Özgürlüğe Güney
Afrika, 19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa İlişkileri, Doğu Sorunu ve
Büyük Güçler (1853-1878), Kıbrıs Sarmalı: Nasıl Bir Çözüm?,
Küresel Diplomasi, Atatürkçü Dış Politika, Osmanlı-Avusturya
İlişkileri (1789-1853), Diplomasinin Evrimi: Gizli Diplomasiden
Küresel Diplomasiye, Osmanlının Rumeli'yi Kaybı (1878-1914),
Osmanlı Diplomasisi ve Sefaretnameler, Osmanlı İmparatorluğunun
Sonu, İsmet İnönü'nün Dış Politikası, İkinci Dünya
Savaşı'nda Türkiye gibi yapıtlarıyla ufuk açıcı incelemelerde
bulunan Doç. Dr. Hüner Tuncer'in yalın ve anlaşılabilir bir
dille kaleme aldığı Metternich'in Osmanlı Politikası (1815-1848)
adlı yapıtı, ülkemizde bu alanda yazılmış olan, tarihimizin
önemli bir dönemini aydınlatmaya katkıda bulunan önemli bir
kaynak yapıttır.
Metternich'in Osmanlı Politikası Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;
Metternich'in Osmanlı Politikası Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;