11 Aralık 2013 Çarşamba

İstanbul'da ilk Rusça gazete


Doğu ülkelerinde Meşrutiyet rejimlerinin tam yerine oturmaması karşısında Stambulskie Novosti'nin yayınının, Osmanlı'daki 1908 devriminin etkisini yansıtmak amacı taşıdığı anlaşılıyor.

Yeni bir çalışmayı basın tarihi ilgililerine sunarken, meslek için çok önemli olan yabancı dil bilgisi konusunda yaşadığım bir olayı aktaracağım. Bir gün tarihçi dostum İlber Ortaylı çeşitli dillerden kaynak kullanıyor olmamı övdükten sonra hatırlatmıştı: "Çalıştığın sahalar üzerinde Rus kaynakları son derece zengindir, eksik kalıyorsun." Haklıydı. Tarih tek dile dayalı kaynaklarla değerlendirmeyi yeterli saymıyor. Özellikle çağdaşlaşma gibi "uluslararası" nitelik taşıyan oluşumlarda karşılıklı etkileşim önem taşıyor. Aslında, 1960'ların başında gazetede gece sekreteri olarak çalışırken bir Fransızca kitaptan Rusçayı öğrenmeye girişmiştim. Anında bunun "komünistlik" olduğu iddiası ileri sürüldü. Komünizmin Almancadan, İngilizceden ya da Fransızcadan çok daha kolay öğrenilebileceğini bir türlü anlatamadım; o çağda mecburen vazgeçmiştim.
Ruslara İstanbul haberleri
İlber'in haklılığını, Azerbaycan'da katıldığım bir tarih kongresinde sahip olduğum bir bilgi kanıtlamıştı: İstiklâl Savaşı'na silah ve para olarak gelen dış yardıma Bolşevikler kadar Orta Asya Türkleri de katkıda bulunmuş, ancak Lenin izin verdiği için Ankara'ya ulaşabilmiş. Yaptığım araştırma sonucu zaferimize yardımın yüzde 83 Rusya, yüzde 7 Fransa ve yüzde 10 Hindistan'dan geldiğini saptadım. Bunu 1994'te Gazi'nin Çağında İslam Dünyası kitabıma koydum, ama yayıncının danışmanı çıkarttırmıştı. Ben de Tarih ve Toplum'un Nisan 1995 sayısında "Bir kitabın unutulmuş sayfası" başlığıyla yayımladım.
Sunacağım kitap, Osmanlı dönemi basınında atlamış olduğum, İstanbul'da yayımlanmış (1909-1910) Rusça gazete ile ilgili: Stambulskie Novosti (İstanbul Haberleri). Tarihçiliğine, bilimadamı niteliğine aldırılmadan Silivri'ye sürülen Rusça uzmanı Mehmet Perinçek'in, İletişim Bilimleri'nden Dr. Arda Odabaşıyla birlikte çıkardıkları 540 sayfalık kitabın adı Stambulskie Novosti'de Jön Türk Devrimi’dir.
Avrupa dışı sayılan toplumlarda ilk olarak Osmanlı'da 1876'da meclise dayalı yönetim denenmiş, savaşın kaybı üzerine Sultan Abdülhamit özellikle basına yönelik tam baskıcı bir rejimi yürürlüğe koymuştu. 1905'te Çarlık'a, 1906'da da İran'a Meşrutiyet rejimi gelir ama benzeri bir ortam vardır. 1908'de ise Osmanlı'da II. Meşrutiyet ilan edildiğinde ilk anda sınırsız bir basın özgürlüğü yaşanır.
Fransa'da sosyalist kültüre ilgi göstermiş Dağıstanlı Kumuk Türk'ü, Paris'te Jöntürklerle temasta olan Celalettin Korkmasov (doğ. 1878) eşi Maria Skokovskaya ile birlikte 1908'de İstanbul'a gelir. Şûra-yı Ümmet'te yazılar yazar. Yusuf Akçura'nın Türk Derneği'ne üye olur. Bilimadamı olduğu kadar sola eğilimli de olan Ahmet Cevat'ın (Emre) yayın iznini aldığı İstanbul'un bu ilk Rusça gazetesini 23 Ekim 1909-04 Haziran 1910 tarihleri arasında haftalık olarak otuz üç sayı çıkarır.
Gazete, "Devlet-i Osmaniye'yi en hakiki surette Rus halkına tanıtmak" amacıyla yayımlanmıştır. Petersburg, Moskova, Bakû, Kazan, Kiev, Odesa, Yalta, Taşkent, Fergana, Sofya, Paris ve Londra'da satışa sunulmaktadır.
Doğu ülkelerinde Meşrutiyet rejimlerinin birbirini izlemesi, öte yandan tam yerine oturmamaları karşısında Stambulskie Novosti'nin yayınının, Osmanlı'daki 1908 devriminin etkisini yansıtmak amacı taşıdığı anlaşılıyor. Gazete, Abdülhamit'in siyaseti saray ve hareme sokma çabasını "hiçbir Avrupa devletinde siyasi polis ve casusluk, devlet hayatında bu kadar baskıcı rol oynamamıştır" diye niteler. Buna karşılık "despotik Türk İmparatorluğu'nun kan dökülmeden ve karşıdevrim gerçekleşmeden anayasal bir devlete mucizevi dönüşümü"nden bahseder.
O çağda Çarlığın müttefiki olan İngiltere 24 Temmuz 1908 olayını Mason ve Yahudi bağı olarak küçük düşürmeye çalışırken, gazete buna karşıtlığını belirtir. Çarlık politikasına da aykırı görüşleri sebebiyle gazetenin Rusya'ya girişi, 1910 Haziran'ında Rus elçiliğinin girişimi sonucu yasaklanır. Amacın İstanbul'daki Rus mülteci grubunun siyasi faaliyetlerini sona erdirmek olduğu bellidir. Gelir kaynağını da kaybettiğinden kapatılır.

"En büyük kötülük cehaletimizdir"
Kitapta gazetenin içeriği konusunda gayet geniş şekilde verilen bilgiler, Tevfik Fikret'ten, Mithat Paşa'dan ve diğer ünlülerden alıntıların yanı sıra Hicaz Demiryolu'na, Arnavut ve Arapların siyasetlerine kadar pek çok konu işlenmiştir. Novosti, İttihatçıları ılımlı ilericiler sayıyor; Türk yazarlarının da makalelerine yer veriyor. Bunlar arasında A. Bey'in İttihat ve Terakki'nin eğitime verdiği önemi belirten makalesi ve özellikle bu konuda köylüye yönelik olan bildiri metni, devrimcilik açısından bir davranışın yansıtıldığını kanıtlıyor: "Bilin ki meşruti rejimde bütün üst iktidar, temsilcilerinin Mebusan Meclisi'nde toplandığı millete aittir. Millet kavramına zenginler ve fakirler, kentliler ve köylüler, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler yani ayrımsız bütün Osmanlılar girmektedir… Ancak bizim için en büyük kötülük cehaletimizdir. Din, kanun, hukuk hakkında bilgiye sahip değiliz, toprağımızı işleyemiyoruz. Bilmek için okumak lâzım, onun için bizlere okul lâzım. Ekonominin, sanayinin, toplumun her türlü gelişmesi okullar sayesindedir." Rus arşivlerine dayanılarak aktarılan 1912 Temmuz'una ait bir raporda, İstanbul'da Rus ve Müslüman devrimcilerinden geniş bir sosyalist grubun varlığının belirtilmesi, İstanbul'dan ve Türk kesimin katılımıyla faaliyet tasarladığını düşündürebilir. Devrimciliği artık İstanbul'dan sürdüremeyeceğini fark edince Korkmasov 1912 yılı sonunda Paris'e döner. 1917 Sosyalist Devrimi için çalışmalara destek verir. Dağıstan bölgesinde başlıca yöneticiler arasına girer. 1920'de Bakû'de yapılan Türkiye Komünist Fırkası Kongresi'nde Turancılık peşindeki Enver Paşa'ya eleştiri yöneltir. "Köylüler arasında yaşamayan, çalışmayan komünistlere komünist denilmez" sloganıyla kendi halkının gerçeğini yansıtmaya çalıştığı düşünülebilir. 16 Mart 1921 tarihli, Ankara ile Moskova arasındaki Moskova Antlaşması'na Çiçerin ile birlikte imza atar. 1926'daki bütün Sovyet kontrolündeki Türkleri kapsayan Latin harflerinin kabulü kongresinde ön plandadır. 1937'de ölür. Bir iddiaya göre Stalin rejiminde idam edilmiş, diğer bir iddiaya göre ise ölüme mahkûm edilmiş ama affedildikten sonra ölmüştür. 

----------------
Stambulskie Novosti'de Jön Türk Devrimi Kitabını %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;