Doğu
ülkelerinde Meşrutiyet rejimlerinin tam yerine oturmaması
karşısında Stambulskie Novosti'nin yayınının, Osmanlı'daki
1908 devriminin etkisini yansıtmak amacı taşıdığı anlaşılıyor.
Yeni
bir çalışmayı basın tarihi ilgililerine sunarken, meslek için
çok önemli olan yabancı dil bilgisi konusunda yaşadığım bir
olayı aktaracağım. Bir gün tarihçi dostum İlber Ortaylı
çeşitli dillerden kaynak kullanıyor olmamı övdükten sonra
hatırlatmıştı: "Çalıştığın sahalar üzerinde Rus
kaynakları son derece zengindir, eksik kalıyorsun." Haklıydı.
Tarih tek dile dayalı kaynaklarla değerlendirmeyi yeterli saymıyor.
Özellikle çağdaşlaşma gibi "uluslararası" nitelik
taşıyan oluşumlarda karşılıklı etkileşim önem taşıyor.
Aslında, 1960'ların başında gazetede gece sekreteri olarak
çalışırken bir Fransızca kitaptan Rusçayı öğrenmeye
girişmiştim. Anında bunun "komünistlik" olduğu iddiası
ileri sürüldü. Komünizmin Almancadan, İngilizceden ya da
Fransızcadan çok daha kolay öğrenilebileceğini bir türlü
anlatamadım; o çağda mecburen vazgeçmiştim.
Ruslara
İstanbul haberleri
İlber'in
haklılığını, Azerbaycan'da katıldığım bir tarih kongresinde
sahip olduğum bir bilgi kanıtlamıştı: İstiklâl Savaşı'na
silah ve para olarak gelen dış yardıma Bolşevikler kadar Orta
Asya Türkleri de katkıda bulunmuş, ancak Lenin izin verdiği için
Ankara'ya ulaşabilmiş. Yaptığım araştırma sonucu zaferimize
yardımın yüzde 83 Rusya, yüzde 7 Fransa ve yüzde 10
Hindistan'dan geldiğini saptadım. Bunu 1994'te Gazi'nin Çağında
İslam Dünyası kitabıma koydum, ama yayıncının danışmanı
çıkarttırmıştı. Ben de Tarih ve Toplum'un Nisan 1995 sayısında
"Bir kitabın unutulmuş sayfası" başlığıyla
yayımladım.
Sunacağım
kitap, Osmanlı dönemi basınında atlamış olduğum, İstanbul'da
yayımlanmış (1909-1910) Rusça gazete ile ilgili: Stambulskie
Novosti (İstanbul Haberleri). Tarihçiliğine, bilimadamı
niteliğine aldırılmadan Silivri'ye sürülen Rusça uzmanı Mehmet
Perinçek'in, İletişim Bilimleri'nden Dr. Arda Odabaşıyla
birlikte çıkardıkları 540 sayfalık kitabın adı Stambulskie
Novosti'de Jön Türk Devrimi’dir.
Avrupa
dışı sayılan toplumlarda ilk olarak Osmanlı'da 1876'da meclise
dayalı yönetim denenmiş, savaşın kaybı üzerine Sultan
Abdülhamit özellikle basına yönelik tam baskıcı bir rejimi
yürürlüğe koymuştu. 1905'te Çarlık'a, 1906'da da İran'a
Meşrutiyet rejimi gelir ama benzeri bir ortam vardır. 1908'de ise
Osmanlı'da II. Meşrutiyet ilan edildiğinde ilk anda sınırsız
bir basın özgürlüğü yaşanır.
Fransa'da
sosyalist kültüre ilgi göstermiş Dağıstanlı Kumuk Türk'ü,
Paris'te Jöntürklerle temasta olan Celalettin Korkmasov (doğ.
1878) eşi Maria Skokovskaya ile birlikte 1908'de İstanbul'a gelir.
Şûra-yı Ümmet'te yazılar yazar. Yusuf Akçura'nın Türk
Derneği'ne üye olur. Bilimadamı olduğu kadar sola eğilimli de
olan Ahmet Cevat'ın (Emre) yayın iznini aldığı İstanbul'un bu
ilk Rusça gazetesini 23 Ekim 1909-04 Haziran 1910 tarihleri arasında
haftalık olarak otuz üç sayı çıkarır.
Gazete,
"Devlet-i Osmaniye'yi en hakiki surette Rus halkına tanıtmak"
amacıyla yayımlanmıştır. Petersburg, Moskova, Bakû, Kazan,
Kiev, Odesa, Yalta, Taşkent, Fergana, Sofya, Paris ve Londra'da
satışa sunulmaktadır.
Doğu
ülkelerinde Meşrutiyet rejimlerinin birbirini izlemesi, öte yandan
tam yerine oturmamaları karşısında Stambulskie Novosti'nin
yayınının, Osmanlı'daki 1908 devriminin etkisini yansıtmak amacı
taşıdığı anlaşılıyor. Gazete, Abdülhamit'in siyaseti saray
ve hareme sokma çabasını "hiçbir Avrupa devletinde siyasi
polis ve casusluk, devlet hayatında bu kadar baskıcı rol
oynamamıştır" diye niteler. Buna karşılık "despotik
Türk İmparatorluğu'nun kan dökülmeden ve karşıdevrim
gerçekleşmeden anayasal bir devlete mucizevi dönüşümü"nden
bahseder.
O
çağda Çarlığın müttefiki olan İngiltere 24 Temmuz 1908
olayını Mason ve Yahudi bağı olarak küçük düşürmeye
çalışırken, gazete buna karşıtlığını belirtir. Çarlık
politikasına da aykırı görüşleri sebebiyle gazetenin Rusya'ya
girişi, 1910 Haziran'ında Rus elçiliğinin girişimi sonucu
yasaklanır. Amacın İstanbul'daki Rus mülteci grubunun siyasi
faaliyetlerini sona erdirmek olduğu bellidir. Gelir kaynağını da
kaybettiğinden kapatılır.
"En
büyük kötülük cehaletimizdir"
Kitapta
gazetenin içeriği konusunda gayet geniş şekilde verilen bilgiler,
Tevfik Fikret'ten, Mithat Paşa'dan ve diğer ünlülerden
alıntıların yanı sıra Hicaz Demiryolu'na, Arnavut ve Arapların
siyasetlerine kadar pek çok konu işlenmiştir. Novosti,
İttihatçıları ılımlı ilericiler sayıyor; Türk yazarlarının
da makalelerine yer veriyor. Bunlar arasında A. Bey'in İttihat ve
Terakki'nin eğitime verdiği önemi belirten makalesi ve özellikle
bu konuda köylüye yönelik olan bildiri metni, devrimcilik
açısından bir davranışın yansıtıldığını kanıtlıyor:
"Bilin ki meşruti rejimde bütün üst iktidar, temsilcilerinin
Mebusan Meclisi'nde toplandığı millete aittir. Millet kavramına
zenginler ve fakirler, kentliler ve köylüler, Müslümanlar,
Hıristiyanlar ve Yahudiler yani ayrımsız bütün Osmanlılar
girmektedir… Ancak bizim için en büyük kötülük
cehaletimizdir. Din, kanun, hukuk hakkında bilgiye sahip değiliz,
toprağımızı işleyemiyoruz. Bilmek için okumak lâzım, onun
için bizlere okul lâzım. Ekonominin, sanayinin, toplumun her türlü
gelişmesi okullar sayesindedir." Rus arşivlerine dayanılarak
aktarılan 1912 Temmuz'una ait bir raporda, İstanbul'da Rus ve
Müslüman devrimcilerinden geniş bir sosyalist grubun varlığının
belirtilmesi, İstanbul'dan ve Türk kesimin katılımıyla faaliyet
tasarladığını düşündürebilir. Devrimciliği artık
İstanbul'dan sürdüremeyeceğini fark edince Korkmasov 1912 yılı
sonunda Paris'e döner. 1917 Sosyalist Devrimi için çalışmalara
destek verir. Dağıstan bölgesinde başlıca yöneticiler arasına
girer. 1920'de Bakû'de yapılan Türkiye Komünist Fırkası
Kongresi'nde Turancılık peşindeki Enver Paşa'ya eleştiri
yöneltir. "Köylüler arasında yaşamayan, çalışmayan
komünistlere komünist denilmez" sloganıyla kendi halkının
gerçeğini yansıtmaya çalıştığı düşünülebilir. 16 Mart
1921 tarihli, Ankara ile Moskova arasındaki Moskova Antlaşması'na
Çiçerin ile birlikte imza atar. 1926'daki bütün Sovyet
kontrolündeki Türkleri kapsayan Latin harflerinin kabulü
kongresinde ön plandadır. 1937'de ölür. Bir iddiaya göre Stalin
rejiminde idam edilmiş, diğer bir iddiaya göre ise ölüme mahkûm
edilmiş ama affedildikten sonra ölmüştür.
----------------
Stambulskie Novosti'de Jön Türk Devrimi Kitabını %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;