26 Kasım 2013 Salı

EKREM ATAER / Hayyam'ın 1000 yıllık devrimci yürüyüşü


4 yıldır binbir emekle üzerinde çalıştığım Ömer Hayyam CD-Kitap çalışması sonunda ete kemiğe büründü ve ben de rahat bir nefes aldım. Hele ki son 2 aylık final koşusu sizleri biraz unuttum gibi bir rüzgar estirdiyse de, itibar etmeyiniz malum doğum telaşıdır. O doğumhanede benim telaşıma, bazen kaygılarıma, bazen heyecanlarıma harmanlanan kaptan köşkünde Sadık Usta'nın oturduğu ve yıllardır rotası yönü belli Kaynak yayınları gemisine ve mürettebatına bin şükran, bin teşekkür.
Müzik sancılı iştir, diğer sanat alanları gibi elinizde tutabildiğiniz, gözünüzle görebildiğiniz ve bazen de Beethoven'da yaşanan duyabildiğiniz hiçbirşey yoktur. "Do-re-mi" dersiniz atmosferde yok olur gider. Ne renktir görünen, ne yontudur tutulan, ne yazıdır okunan... Onun için biz müzisyenlerin işi diğer sanat alanlarından çok farklı ve başka bir boyuttadır, evrenin bir yerinde saklanacak bir frekansı kosmosa emanet eder sahneden çekilirsiniz. O ses milyonlarca yıl sonra evrenin bir yerinde başka bir medeniyetle buluşur ve sonsuza doğru kayar gider. İşte tüm bunların gebeliğidir müzisyenin yaşadığı, daha sancılı, daha içrek.
Hayyam yürüyüşümüzün başladığı nokta da tam buydu işte. Evrenin bilim yoluyla çözümlenmesine ve anlamlanmasına dair merak ve özgürlük hissiydi. Öyle bir yürüyüşe çıkmıştım ki Hayyam'la bir taraftan onu çözmeye çalışırken, diğer taraftan halk içinde yaratılan Hayyam'la yüzleşme. Bir tarafta Mineroloji, Astronomi, Matematik dahil 8 ayrı bilim ve sanat alanında akıl yormuş Hayyam, diğer tarafta 3. sınıf şarap markası olarak algılanan Hayyam. Bir tarafta inanın da inanmayanın da namuslusuna saygılı Hayyam, diğer tarafta dumanlı bir kafayla inançlara bodoslama dalan bir Hayyam. 2 yıl boyunca topladığım 8 ayrı dil çevirileri ile önümüze yığılan 10'larca Hayyam ve 100'lerce rubai... İşin uzmanlarından oluşmuş bir tasnif ve ayıklama takımı ve sonuçta elimizde 70 civarında rubai.
Her bir satırı iklim iklim insan kokan, bilim kokan, aşk kokan, bilgece söylenmiş, devrim devrim yürüyen bir Hayyam dikildi karşımıza 2 yıl sonra. Diğeri ise o kadar cüce kaldı ki ?!..
O da zaten "Bu Hayyam'dan daha yakın bana öbür Hayyam" derken sanki bunu ünlemiş gibi.
Yaklaşık 2 yıl kadar da rubailerin içinde gizli sesleri bulup çıkartmakla geçti, yeni melodiler, yeni besteler ve Hıfzı Topuz ustanın " Klasik Batı Müziği dinliyorum ama içinde muazzam bir Doğu ve Tasavvuf kurgusu var" dediği gibi. Bence tam da buydu Hayyam.
Kervanımıza katılan Kitaro, Farsça seslendirmelerde Ahmad Shamlou, İngilizce rubailerde Ayşe Kulin, Fransızca rubailerde Bülend Özveren, 150 yıllık orijinal gravürlerle E.Sullivan, Semerkant'ın yazarı Amin Maalouf'un, Hüghette Eyüboğlu'nun teklifsiz kervanımıza katılması bizleri daha da onurlandırdı.
Hele ki; kitabımıza Bilim ve edebiyat çınarımız Muazzez İlmiye Çığ'ın, Bilge nefesiyle Fikret Otyam'ın, İran iklimini ve Tasavvufu başka zenginlikle yapıtımıza katan Hüsrev Hatemi'nin, Felsefi ve Edebi boyutunu anlatan Afşar Timuçin'in ve Adnan Binyazar'ın, derviş edasıyla meseleye yaklaşan Tuncel Kurtiz'in ve Timur Selçuk'un ve Ahmet Ümit'in ve Öner Yağcı'nın omuz vermesi ne büyük bir zenginlikti.
Hayyam'ın 1000 yıllık; değişime, dönüşüme inanan, diyalektik yasaların ayak seslerini duyuran, zamanı anlık değil geçmiş ve gelecekle birlikte gören, insanlık barışını her şeyin önünde tutan Devrimci kimliği ve yürüyüşü bizleri de aldı kervanına.
Şimdi bu yapıt sizlerin önce eleştirilerine sonra beğenilerine emanet. Sizlere; okuyunuz ama yalnızca kitabı değil içinizi, dinleyiniz ama yalnızca müziği değil kendinizi diye teslim ediyoruz Ömer Hayyam'ı...
-----------------------------
Ömer Hayyam CD+KİTAP %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;