23 Nisan 2013 Salı

Org. Özel'in Esir Komutanlara Emri



Ergenekon tertipleriyle Hasdal'da esir olan kahramanlardan Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen de " kitaplı subaylar " sınıfına geçti. Kaynak Yayınları'nın geçen hafta yayımladığı "Kardak'ta kahraman, Hasdal'da esir" isimli kitap, bir gazeteci için sıra dışı haberlerle dolu. Örneğin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel in Hasdal'ı ziyaret ettiğini biliyorduk ama görüştüğü esir komutanlarla ne konuştuğunu, onlara neler söylediğini bilmiyorduk. Artık Yazar Ali Türk şen'den öğreniyoruz: " Yargılamayı yapan hâkimlere güvenin. Karşılıklı diyaloğa girmeyin. Savunmalarınızı kısa tutun ve bir an önce tamamlayın. Cezaevinde de olsa asker olduğunuzu unutmayın ve disiplinsiz hareketler içinde olmayın. Herhangi bir suç işlerseniz gerekirse cezanızı ben veririm. Ben, uyumlu bir şekilde hareket eden biri olarak, bu olayların açıklığa kavuşması için kendi yöntemlerimle mücadele edeceğim. Ancak bunda başarılı olamazsam ben de önceki komutanlanm gibi görevi benden sonra gelenlere devrederim. Ancak bunun ne zaman olacağını size söyleyemem, bir süre veremem. " (s: 353) Ancak Org. özel ne başarılı olmuştur ne de görevi kendinden sonra gelene bırakmıştır! Üstelik " hâkimlere güvenin, savunmanızı kısa tutun " diyerek de silah arkadaşlarını yanlış yönlendirmiştir! Hasdal'dan Genelkurmay'a sert tepki Ve Balyoz sanıkları komutanlarının direktifine uymuş ve hüküm giymişlerdi. Hasdal'da oluşan tepkileri dindirmek üzere bu kez 1. Ordu Komutanı Org. Yalçın Ataman gider ziyaretlerine... 3 Nisan 2012'deki bu ziyaret oldukça gergin geçmiş, hatta Ali Türkşen in belirttiğine göre komutan, bazı subayların görüşmeyi terk etmesini dahi emretmek zorunda kalmıştır. (s: 353) Tümamiral Soner Polat'ın, Hasdal'daki tutuklu subaylar adına Org. Yalçm Atamana ilettiği mesaj ise çarpıcıdır: " Generalim, ben Atatürk'ün ordusunda amiral olarak görev yapma mutluluğuna eriştim ve gör evimi tamamladım. Artık bir daha göreve dönmeyeceğimi biliyorum. Zaten bugünkü TSK'yla gönül bağım da kopmuş durumda. Bize iletildiği şekliyle Genelkurmay Başkanımızın direktifleri doğrultusunda iyi bir asker olarak bana verilen emri yerine getirdim ve Balyoz davasındaki savunmamı çok kısa tuttum, hâkimlere güvendim. Şu an geldiğimiz durum ortadadır. Şimdi bilmek istediğim. Genelkurmay Başkanımızın gelişen durum karşısın da yeni bir emri varsa onu öğrenmektir. " (s: 354) Büyükanıt: Karışmayacağız iş Beşiktaş'ın AB Türkşen'e göre Genelkurmay Başkanlığı'nın tutumu her aşamada problemlidir. Türkşen, HKK Askeri Başsavcısı Albay Ahmet Zeki Üçok'un şu uyarısını, bu problemli bakışa örnek olarak vurgulamaktadır: " Beş teğmen ile ilgili soruşturmanın da hukuki irtibat bulunması nedeniyle askeri savcılık olarak bana verilmesi için Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirliğine gittim. Ancak bu ikazların, Büyükanıt tarafından dikkate alınmamıştır. Bana 'Biz bu işe karışmayacağız' denilerek soruşturmanın Beşiktaş savcılarınca sürdürüleceği bildirilmiştir. " (s: 355) Silah arkadaşlığını terkedenler Işık Koşaner hariç son dönem Genelkurmay Başkanları'nın tamamını sorumlu tutan Ali Türk şen, bu nedenle hapisten çıkan bir teğmenin orduevinde karşılaştığı eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök e " sizin hâlâ buralarda dolaşacak yüzünüz var mı? " diye tepki gösterebildiğine dikkat çekiyor, fakat ekliyor: " Hilmi Özkök'ün imkânı olmadığı için silah arkadaşlarına destek vermek üzere Silivri'ye de gelemediği göz önüne alınırsa, muhatap olduğu bu davranış şekline şaşırmak gerekir. " (s: 359) Anımsayacağınız gibi eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İlker Başbuğ, duruşmada " Hani ne rede o eski genelkurmay başkanları. Hiçbiri bura da yok. Onların başına gelse, biz koşa koşa gelirdik buralara "'demişti. Bunun üzerine Hilmi Özkök. silah arkadaşlığı tarihine ibretle geçen şu açıklamayı yapmıştı: " Ben İzmir'deyim, imkân olsa da orada olsam. " (Milliyet, 29 Mart 2012)