15 Mart 2013 Cuma

Gerçekliğin Büyük Şiiri


M. Şehmus Güzel'den Öykücülüğümüzün Toros Zirvesi Osman Şahin

Osman Şahin Türk öykü, roman, sinema dünyasında önemli bir imza olduğu kadar be > el tarihim için de: yazardır. Lise yıllarımna kendisini izlemekte: ur olarak ve bir şair olarak yaratıcı sürecime katkısı olduğunu söyleyebilirim. Rüştü Onur için hazırladığım bir kitaptan ötürü bir haftadır Kaynak Yayın- ları'ndayım. Kaynak Yaymları'nm yayın yönetmeni Sadık Usta ve çalışma arkadaşlarıyla yoğun bir çaba içindeyiz. Sadık Usta'nın masasında, M. Şehmus Giizel'in hazırladığı bir Osman Şahin kitabı duruyordu: Öykücülüğümüzün Toros Zirvesi Osman Şahin. Kitabı önce bir karıştırdım hemen herkesin yaptığı gibi. Sadık Usta ya da bir başka dikkatli okur, kırmızı kalemle kitabın ön sayfalardan bazı yerlerini çizmişti, beğendim defterime not ettim. Ayrıca Osman Şahin'in babaannesi Hatice Kadın'm ağıtından bir dize çekip aldım: " Üç yastığı yamamışım kanman. " Bu dize çok güçlü bir şiiri söylediği gibi önemli bir şairin güçlü bir şiirine götürdü beni. Aklımda kaldığıyla yazıyorum: Zaman zaman içinde Zaman zindan içinde Biz mahpusta gürül gürül yatardık Yılan çıyan içinde Getirdiler ite kaka bir yiğit Baş açık ayak çıplak Ak bir mintan içinde. Bu dizelerde Enver Gökçe bir ak mintanla yiğidin işkenceden geldiğini sezdiriyor bize. Bir yazısından ötürü on sekiz ay hapisliği var Osman Şahin'in. Dışarıda olduğu kadar içerde olan adaletsizliği de iyi bilir. Kaldı ki Güneydoğu üzerine oradaki aşiret çatışmaları, kan davaları üzerine yazmış biri olarak ve içerde işlerin nasıl olduğunu bilendir. Bazı insanlar için dışarıda ya da içerde, onları bekleyen bir şey vardır hep.'Atmosfer oluşturmaya'yeniden dönecek olursak bütün sanatlar için önemlidir bu. Şiirde ise bütün malzeme sözcükler olduğu için ve bu malzemenin tasarruflu kullanılması gerektiği için çok daha önemli O nim birey; önemli biı dan bu ya yim bir ok M. Şehmus Güzel iyi bir çalışma ortaya çıkarmış " Öykücülüğümüzün Toros zirvesi Osman Şahin'de. Kitap dört bölüm olarak düzenlenmiş ve her bölüm savrulmadan kendi bütünlüğü içinde yazara ait öne alınması gereken şeyleri işaretliyor. M. yitimi *, (. u / d OSMAN ŞAHIN dir. Hatice Kadın'm nasıl güçlü ve saklı bir ozan olduğunu düşünebiliyorum: Uç yastığı yamamışım kanman!

ŞİİRE ÇAĞRI

Bu kadar değil yalnızca, Osman Şahin'in dilindeki tazelik, sözciiklerindeki çağrışım ve yalnızca Osman Şahin'e ait olan o güzel söylem, sanıyorum benden başka şairler için de şiire bir çağrıdır: " Karadeniz dağları diktirler... Bu dağlar acele yaratılmışlar gibi, çoğu yerde sırtlarının ormanıyla, çalisıyla, toprağıyla denizde biter, denizde son bulurlar... Sırtları kar yüklü Kaçkarlar'dan çıkan soğuk, acımasız, gür suları denize doğru hızlı hızlı akarlar... Dağların, dikliklerin, suların, ormanın, biııbir türlü yeşil bitkinin fışkırırcasma bittiği, büyümek için coştuğu bu M. Sehmus Güzel, kitabı dört bölüm olarak düzenlenmiş ve her bölüm savrulmadan, kendi bütünlüğü içinde yazara ait öne alınması gereken şeyleri işaretliyor. toprakların bitiminde Karadeniz daha bir aceleci, daha bir azgın ve tezdir... Yaz kış kabarır; dalgalar halinde sahilleri yeşilliği döver... Bu iki çılgın doğanın, deniz ile dağların arasında şöyle rahatça oturup uzanacak bir tek düzlük bulamazsın. Yoktur... Deniz ile karanın birleştiği sahil düzlüğünü de Devlet Karayolları kapmıştır... " Burada, doğanın bütün gerçekliğiyle ve yazarın kendine has güzel söylemiyle şiire yakın duran yerler var elbette ve metnin akışı içinde yazar konuyu toplumsal düzleme doğal bir akış içinde getirebiliyor. Deniz ile karanın birleştiği sahil düzlüğünü de Devlet Karayolları kapmıştır... derken. Kitapta Eserlerinden Yansıyan Yaşamöykiisii adlı bölümde yazarın dağlarla olan ilişkisine geniş yer verilmiştir ve elbette bu dağlar Toros Dağları'dır daha çok: " Başları dumanlı yüksek yerler, ulu ağaçlar, yeryüzünü gökyüzüne bağlayan, yaklaştıran verimliliğin diğer adıydı. Yağan yağmurlar alnına ilk alan, temiz, sal yerlerdi oralar. O denli ki, yurt yerinde unutulan beyaz ipekten bir mendili, bir yıl sonra tertemiz bulabilirdiniz. Güçlü ağaçlar kökleriyle toprağı özümserken yeşil, gür yapraklarıyla da gökyüzünün sonsuz gücünü yudumlar, solurlardı. Yörük gözünde öteden beri saygı duyulan yerlerdi oralar. Oralara özlem duyarlardı hep. Bu özlemleri, korımma içgüdüleri kadar, biraz da Orta Asya samanlığından kalma tanrısal sezgilerinin getirdiği bir inançtı. El değmemiş sal gökyüzüne ne denli yakın olurlarsa, gökyüzü de kendisine yakın olana en iyi yaşamı, en iyi ölümü bağışlayıp sunacaktı çünkü. Cümle bitkilerin, hayvanların, bol sulu göllerin, nehirlerin, toprağın, ağacın büyülü yaşantısıyla beraber olacaklardı, gökyüzüne yakın olacaklardı öldüklerinde. Temiz göklerin altındaki ağaçlar, insanı kendine çeken doruklar birer açık hava tapmağı gibiydi bu yüzden. " Osman Şahin hem Türk edebiyatında hem dünya edebiyatı içinde öneme sahip bir yazar. Bir yazarı başka bir yazarla kıyaslamak doğru bir şey değildir. Her yazar biricik ve yalnızca kendine ait olan bir dünyanın olanaklarını sunar bize. Ancak önemli başarı karşısında, böylesi bir durum yaşanabilinir. Sadık Usta'ya, Kaynak Yayinları'nda Osman Şahin'in Anadolu'nun Cengiz Aytmatov'u olduğunu söylemiştim. Cengiz Aytmatov Rus dilinde, Kırgız dilinde olduğu kadar bütün bir dünya edebiyatı için önemli bir yazardır. Kitaplarını ilk okuduğumda elbette Sovyet edebiyatının yazarıydı ve benim de yazarlarımdandı.