1 Nisan 2013 Pazartesi

Bu kitabı mutlaka okuyunuz


Büyük şair Ahmed Arif ne diyordu:

"Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,  Karayılanı,  Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,  Bir nice sevda...
Bir bilsen,  Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen,
Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,  Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile  Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,  Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?"

Kitapçılarda bugünlerde bir kitap var: "Açık Tanık Silivri: Nöbet çadırı."

Kitabın sayfalarını çevirdikçe sanki Ahmed Arif'i okur gibi oluyorsunuz; karşınızda yiğit Anadolu insanları: Tekstil işçisi Zeynep Işık, Orhan İşçisi Cumhur, Amasyalı aşçı Muhterem Çırak, tornacı Mehmet Esmer, ve belediyeden emekli Hıdır Hokka.

Kitabı okudukça tarihte bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Kuşkusuz kitap bugünü, Silviri'deki çadırın yaşamını anlatıyor. Ama siz kendinizi 1871 Paris Komünü'nde sanıyorsunuz!

Füsun İkikardeş, o güzel üslubuyla Silivri nöbet çadırını öyle güzel anlatıyor ki, bir tarih yazıldığını kavrayıveriyorsunuz.

Deriz ki:

Bu kitabı okuyun.

Bir büyük mücadeleninin ilmik ilmik nasıl örüldüğüne tanıklık edin.

Bu kitap umutların kırıldığı yerde umut, ışığın görülmediği karanlıklarda ışık olan bir direnişin destanıdır.

Odatv.com