20 Mayıs 2013 Pazartesi

Yürüdük muvaffak olduk



Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıkmadan önce İstanbul'da altı ay vatanın kurtuluşu için siyasi girişimlerde bulunur. Bunu da şöyle açıklar: "Ağır ve kati bir karar tatbik edilmeye başlandıktan sonra,'Keşke bu tarafını da düşünseydim... Belki bir çıkar yol bulurduk; yeniden bunca kan dökmeye, bunca can yakmaya ihtiyaç kalmazdı!'gibi tereddütlere yer kalmamalıdır. Bundan başka, beraber çalışacak olanlar, yapılandan başka bir şey yapılmak ihtimali kalmadığına inanmalı idiler. İşte benim mütareke sırasında dört beş ay İstanbul'da kalışım sırf bunun içindir." (Atatürk'ün Bütün Eserleri. KAYNAK YAYINLARI, 2003, C.3, s.81)

İşin Sırrı Teşkilatçılık
Atatürk'ün Samsun sırrı, dağrnık ve yerel örgütlerde bir araya gelen halkı tek merkezde birleştirmesiydi. Bunun sayesinde milli orduyu kurdu ve zaferlere imza attı. Bugünkü zor günlerimizde bize bıraktığı en büyük mirası da örgütçülüğüydü. Kendisi de öğrencilik yıllarından ölümüne kadar hep örgütçü ve devrimci oldu. (Bakınız: Tugay Şen, Atatürk ve Teşkilatçılık, KAYNAK YAYINLARI, 2013)'

"Sır gibi sakladım"
İstanbul'da'çare'bulamayınca kendisini Anadolu'ya attı. Bunun sırrını da şöyle açıklar: "Kendi kendime şuna karar verdim: Uygun bir zaman ve fırsatta İstanbul'dan kaybolmak, basit bir tertiple Anadolu içine girmek, bir müddet isimsiz çalıştıktan sonra, bütün Türk milletine felaketi haber vermek! İçimde çok dikkatle gizlediğim bu sırıı vakti gelmedikçe kimseye söylemedim. Böyle bir karar vermemiş gibi temaslara devam ettim." (ATABE, C.3, s.80). Mustafa Kemal'in sırdaşlarından birisi de İsmet Bey'dir. Cevat (Çobanh) Paşa'ya konuyu açtığında aldığı cevap ise ilginçtir: "Kemal galiba sen bir şeyler yapacaksın!" Mustafa Kemal'i'Samsun'a Vahdettin gönderdi'diyenlere ise yanıtı şu olur: "Kafamdakileri bilselerdi beni göndermezlerdi."

"Engeller halloldu"
O günlerin sıkıntılarını 30 Eylül 1926 günü şöyle anlatır: "Parasızlık, benim milletle beraber atmaya muvaffak olduğum hedefe yönelik koca adımlan durdurmaya değil zerre kadar azaltmaya dahi sebep teşkil edememişti. Yürüdük, muvaffak olduk. Yürüdükçe, muvaffak oldukça maddi müşkülat ve engeller kendiliğinden halloluııdu." (ATABE, c.18, s.283).

Ya istiklâl ya ölüm!
Mustafa Kemal'in Anadolu'ya geçişinin önemli bir amacı da milleti işbirlikçi Padişaha isyan ettirmek ve istiklâl yolunda birlikte mücadeleye katmaktı. Bunu da şöyle açıklar: "Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti tesis etmek! (...) Osmanlı hükümetine, Osmanlı Padişahına ve Müslümanların halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lazım geliyordu. (...) Milletin mukadderatını bu mahiyette bir hükümete teslim etmek, yok olmaya boyun eğmektir. (...) Bağımsızlık gayesinin elde edilmesine kadar tamamıyla milletle birlikte, fedekârane çalışacağıma mukaddesatım namına yemin ettim. Artık benim için Anadolu'dan hiçbir yere gitmemek katidir." (Nutuk, C.l, ATABE, C.19, s.30-31,35).

"En büyük dayanak"
Mustafa Kemal Paşa, millete olan inancını da şu sözlerle dile getirir: "Hayatımda en büyük dayanak ve kuvvetim, vatandaşlarımdan gördüğüm itimat ve destektir. Bütün vazifelerimde manevi ve vicdani olan en büyük endişem, emanetinizin hürmet ve kudsiyetiııe devamlı olarak dikkat etmektir." (29 Ağustos 1927 günlü seçim beyannamesinden; ATABE, c.18, s.364).



-------------------------------------------------------------
Atatürk ve Teşkilatçılık Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;



-------------------------------------------------------------
Atatürk'ün Bütün Eserleri setini %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;