29 Nisan 2013 Pazartesi

Rüştü Onur'un Mektupları


Salâh Birsel'in " Rüştü Onur'a Mektup " u içimi ürpertti: " Rüştü, merhaba. 50 yıl geçti. Ama yine / gönüllerdesin. Şiir adamı olarak yaşadın. / Şiir adamı olarak aramızdasın. / Bakışlarının sıcaklığı hâlâ dünyamızın üstünde. / Güneşli gündüzlerde. Ayaydınlık gecelerdi. / Sokaklardan boyuna insanlar geçiyor. / Sen de görüyorsun. Şapkalar, potinler. / Ama biz seni anımsıyoruz. Seni anımsıyoruz. / Yok yok 50 yıl geçmedi. Dün akşam / seninle yine Beşiktaş'ta değil miydik? "

Sevgili ustamız Salâh Birsel, biz de dün akşam yine Çatalçeşme'deki son evinizde değil miydik?
Ben bir de Sahaflar Çarşısı'ndaydım, 1960'lara dönüp. Arslan Kaynardağ'ın Elif Kitabevi'nden Yedi tepe Yayınlan'nın iki güzel kitabını ediniyor dum: Sizin hazırladığınız Rüştü Onur ve Necati Cumalı'nın emeği Muzaffer Tayyip Cumalı ve siz olmasaydınız, biz onları tanımaya çıktık... İkisinin de şiirlerini çok sevdim. İkisinin de yaşamlarını merak ettim.

KAYNAK YAYINLARI unutulmayacak bir kitap yayımladı: Mektubun Avcumda. Rüştü Onur'un " Mediha " sına yazılmış mektuplar, şairin kaleminden. Çoğu kez " Mediha " hitabıyla başlıyor, bir iki kez " Sevgili yavrum ". Yirmi iki yaşında romancı kudretiyle yazılmış mektuplar. Leylâ Şahinle İbrahim Tığ'ın yayına hazırladığı bu mektuplar sayesinde Rüştü Onur'un ve Mediha'nın trajik yaşamlannı okuyorum. Leylâ Şahin'le İbrahim Tığ'a gönül borcu duymamız gerektiğine inanıyorum. Bu mektuplar Zonguldak'tan İstanbul / Beşiktaş'a bir roman yansıtıyor. Yirminci yüzyılın sonuyla birlikte roman sanatının çok değiştiğini, çok başkalaştığını düşünenlerdenim. İşte bu mektuplar da bir roman, hem de'sahici'bir roman. 1940'ların asıl dünyasını, asıl duyuşunu, düşünüşünü bu içli mektuplar sayesinde anlıyorsunuz. Aşkı ve vere mi de. Mektupları Mediha'nın kız kardeşi, " Türk tiyatrosuna emek vermiş " Sabahat Sessiz yıllarca saklamış. Kaynak Yayınlan şimdi okurla buluş turuyor. Yetmiş yıl geçmiş aradan.

Ama tuhaf bir şey oluyor: Bu mektupların iç tenliği geçen zamanı geri getiriyor. Sanki şimdi yaşanıyor. Hepsi olup bitmiş bir serüven sanki şimdi ilk kez yaşanıyor. Ben bu duyguyu Rüştü Onur'un şiirlerinde de kaç kez yakaladım. Sanki bu şiirler bugün de nefes alıyor... " Ne tesadüf bu satırları nişanımızın tam haf tasında yazıyorum. Geçen hafta bugün ve tam bu vakitler şu oda ne kadar mesut bir nişanlanmaya sahne olmuştu. Zavallı teyze ne tarafa koşacağını bilemiyordu. Annene çok çok selâm Mediha. Ellerinden öperim. " Bu nişan evlilikle noktalanacak. Kıpkısa bir evlilik. Zonguldak'tan İstanbul'a gelmiş Rüştü Onur, Beşiktaş'ta mevve sebze satıyor. Mediha ölecek, ün beş gün sonra da Rüştü Onur. Acı bir roman akışında değilse, nedir? Oysa edebiyat tarihlerimiz, nasıl bir yanılgıysa, bu soydan romanları hep küçiımsemiş. " Verem edebiyatı " denmiş, bir terim arayışı değil, merhametsiz bir alay. Gerçek yaşamda olup bitenleri görememiş edebiyat tarihlerimizin çoğu. Kibir dolu bilgiç lik, kof bir entelektüalizm adına verem edebiyatını hor görmüş. Kim bilir kaç evde acısı yaşanmıştı... Mediha Hanım ve Rüştü Onur sadece ikisi. Mektubun Avcumda'yı mutlaka okuyun; sağır duyarlıktan kurtulacaksınız.



-----------------------------------------------------------------------------

Açık Tanık Silivri Nöbet Çadırı Kitabını
%25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;









Rüştü Onur - Mektubun Avcumda