2 Ekim 2013 Çarşamba

YASAKLI NASRETTİN HOCA ŞENLİKLERİ


Nazar değmesin, Kaynak Yayınları aldı yürüdü. Birbirinden güzel kitaplar yayınlıyor. Kitap elbette içeriğiyle var olur, önem kazanır ama eski bir editör ve yayın yönetmeni olarak kitabın maddesi de ilgilendirir beni. Yayınevinin dizilerinde (koleksiyonlarında) ilginç kitaplar yayınlanıyor. Bu arada edebiyat alanına da açılmaya başladı. Kitapların kağıdı iyi ve temiz, hurufatı göze hoş geliyor, baskı güzel, yazım hatası hiçe yakın, kapaklar neşeli, ciltler ve sırtlar çok sağlam... Yayınevini kutlarım!


Kaynak Yayınları, bu eylül ayında Metin Demirtaş’ın Yasaklı Nasrettin Hoca Şenlikleri adlı bir kitabını yayımladı. Metin Demirtaş benim kuşağımın değerli şairlerinden biri. Ama Nasrettin Hoca ile ilgilendiğini, kendini Hoca’ya adayıp dere-tepe düz giderek şenlikler düzenlediğinden haberim bile yoktu. Çok şaşırdım, kendisini kutlarım.
Nasrettin Hoca’nın bir Anadolu insanı olduğu düşünülür, ama neredeyse bütün Türk dünyasına yayılmıştır. 1966'da, Paris'teki Globe kitabevinde Çin yayını Fransızca bir Nasrettin Hoca kitabı bulmuştum. Öyküler galiba Uygur bölgesindendi ve Hoca Marksist açıdan değerlendiriliyordu. Kitabı şimdi kim olduğunu unuttuğum bir Nasrettin Hoca uzmanına verdim, geri gelmedi.
Nasrettin Hoca'nın serüven öykülerinin batıdan doğuya doğru değil, doğudan batıya doğru yayılmış olması akla daha yakın. Tıpkı Dede Korkut masalları gibi.

Kitap meğer, bir zamanlar, Ezop Dede Bizimle ile birlikle Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yasaklanmış. Metin Demirtaş. yayınevlerinin bağışladığı kitapları Hoca'nın eşeğinin heybesinin bir gözüne, öteki gözüne da şekerlemeler doldurarak, köylerde, beldelerde, kasabalarda dolaşıyormuş. Cebinden para harcayarak.
Metin Demirtaş’ın yazdığına göre, kitabın notlarının çoğu yollarda, belde, köy ve kasaba kahvelerinde sıcağı sıcağına tutulmuş.
Kitabın notlarını ünlü bir yayınevine vermiş. Az da olsa bir telif ücreti önermişler ve yarısını banka hesabına yatırmışlar.
Ama bir süre sonra şairin scvincini söndüren bir istekte bulunmuşlar: Bazı fıkraların çıkartılmasını ve Turnalar Semahı dönen gençlerin fotoğrafının kaldırılmasını istemişler. Fıkralarla ilgili dip notlarını da günümüzün siyasi dönek ve dalkavuklarına dokunduğu için sakıncalı bulmuşlar.
Yazar arkadaşımız, yayınevinin isteklerini kabul etmemiş ve ön ödemeyi de iade etmiş. İkinci yayınevi de kitabı fotoğrafsız yayınlamayı kabul etmiş ama Metin Demirtaş bunu da kabul etmemiş. Kaynak Yayınları kitabın gittiği üçüncü yayınevi. Kitap yazarın hazırladığı gibi yayınlanmış.

Metin Demirtaş, "Şenlikler için çok emek verdim ve verdirdim. Bazen Antalya'ya geri dönmemek, benzin ve öteki masraflardan kurtulmak için, kimseye konuk olmadan, ertesi sabah erken şenlik hazırlıklarını yapayım, Hoca gelmeden eşek bulayım diye, belde insanlarından habersiz, kuytularda bir yerlerde arabamda gecelediğim olmuştur" diyor ve ekliyor: "Kadınlar her şenlikte 'Metin abi, Metin amca' diye koştura koştura pancar yaprağı, peynirli gözleme ve ayran sundular, hizmet ettiler. Kendimi onlara borçlu hissediyorum" diyor ve devam ediyor: "Nasrettin Hoca ve eşeği ile bir çok beldede şenlik yaptık. Sünnet düğünlerini şenlendirdik. Hocayı oynayan oyuncunun (Yılmaz Argun) fiziği tombalacık; kavuğu, şal kuşağı, çorabı, heybesi, torbası ile tam bir Nasrettin Hoca.
Gidilen yerlerde eşek bulmak da bir âlem: Bulunan eşek hamiledir (gunnacıdır). Bu yüzden Hoca "Ben gunnacı eşeğe binmem!" diye tutturur. Eşek beğenilmezse, piyasası düşer de sahibi alınır diye kaygılanılır.
Metin Demirtaş, bir yerde eşeğe yevmiye vereceğini söyleyince köyün muhtarı, "Bey endeni (bunu) demeecektin işte! Eşek ben olayım diye başına toplanırlar şimdi" der.
Ama eşek bulma öykülerinden en güzeli de şu: Bir beldede Hoca eşeğin sahibi ile pazarlık yapıyor. Eşeğin sahibi Hoca'yı beldenin sokaklarında gezdirecek. Hoca, adama "Dayı eşeğini de, semerini de beğendim. Eşeğine 50, sana 30 lira verecem" der.
Adam öfkeyle itiraz eder: "Yahu Hoca benim eşekten ne farkım var, bana da eşeğime verdiğin yevmiyeyi vereceksin!"
Yaşanmış bir Nasrettin Hoca fıkrası...
Yazıyı, kitaptan bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla bitirelim:

Hoca ile Softa
Hoca ile softa tartışmakta.
Hoca: "Her şey değişir zamanla" dedikçe,
"Değişmeeez" der durur Softa.
Hoca somut örnekler sunup bastırınca, Softa, kanmış gibi görünüp, kurnaz ve alaylı:
"Yani Hocam şunu mu demek istiyorsun:
Örneğin sen öleceksin, mezarında otlar bitecek,
Benim eşek bu ottan yiyecek ve dışkılayacak;
Ben bakıp dışkılara, Hoca gerçekten çok değişmişsin."
Hoca:
"Eğer bu dediğinin tersi olursa, bu kez ben bakıp
Senin mezarında otlayan eşeğin döktüklerine;
Ben sana sesleneceğim:
Ey molla!
Haklıymışsın, hiç değişmemişsin!..." (s.44)

----------------
Yasaklı Nasrettin Hoca Kitabını %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;