19 Temmuz 2013 Cuma

Prag'da Atatürk'ün İzleri


     Atatürk'ün Prag'da kaldığı otel odasını ziyaretimiz esnasında otel müdürünün kendi misafirlerini orada ağırladığını öğrendik. Odada ilk göze çarpan kütüphanede Kaynak Yayınları tarafından çıkartılan 'Atatürk'ün Bütün Eserleri' serisinin olmasıydı.


     Gidenler bilir; bahar aylarının ıhlamur kokulu kentidir Prag. Biraz da romantik tarafınız varsa sonbaharı tercih etmeniz gerekecektir. Biz o tarihlerde zamansız olduğumuz için ancak bu aylan tercih edebiliyoruz. Sokaklarında gezerken ortaçağı birçok ayrıntısıyla yaşamanız mümkündür. Görkemli meydanlar, dev heykeller, anıtsal binalar sizi bir anda içine alacaktır Prag'da. Heykellerin büyük bölümüne ayrıntılı baktığınızda Ortaçağ Skolastik dünyasının kilise baskısını ve birçok alanda zulmünü, aristokrasi ile kilise ittifakının yukarıdan ve egemen nefesini hissediyorsunuz. Hayran hayran seyrettiğiniz şehrin kaldırımlarından korku ve ihtişamın buğusu yükseliyor. Engizisyonun işkence müzesini gezerken korku, kızgınlık ve ürperti sarıyor beyninizi. Bu ihtişamın altodaki insan yığınları geçiyor gözünüzün önünden.

AtatürkKarlsbad Hatıraları'nı burada yazdı
     İşin diğer tarafı bir kentin geniş meydanlarının olmasının, hele hele o meydanların tıpkı bir açıkhava müzesi gibi heykellerle bezenmesinin, dev ağaçların kol kola verdiği parklarda kuş cıvıltılarıyla gezmenin ne kadar insana yakışır olduğunu hissediyorsunuz. Bir an için TOKİ'siz, Haliçport'suz, 3. Köprüsüz yaşadığınızı hayal ediyorsunuz ve inanılmaz bir hafiflik sarıyor sizi. Prag'ın bizim için bir diğer önemi Mustafa Kemal Atatürk'ün tedavi amaçlı bir süre burada kaldığıdır. 1. Dünya Savaşı sırasında; ağır bir böbrek hastalığı nedeniyle tehlikeli bir biçimde bozulan sağlığına kavuşmak için 1 Haziran- 28 Temmuz 1918 arası önce Viyana'da, sonra Karlsbad'da tedavi olmuştur. Karlsbad bir hastane ve termaloji şehri. Bugün Çek Cumhuriyeti sınırlan içinde bulunan ve adı Karlovy Vary olan Karlsbad, o sıralar Avusturya/Macaristan İmparatorluğu sınırları içindedir. Atatürk "Karlsbad Hatıraları" nı 30 Haziran-28 Temmuz arası bu şehirde yazmıştır. Bugünkü adıyla Karlovy Vary Film Festivali ile de ünlü. Eşimle, elimizdeki adres ve haritaya göre araya araya Atatürk'ün kaldığı oteli Karlsbad Plaza'yı bulduk, ihtişamlı ve tarihi bir bina. Heyecanla resepsiyona yöneldik ve "Atatürk'ün dairesini görmeye geldik." dediğimizde resepsiyon görevlisinden inanılmaz bozuk bir ingilizce'yle aldığımız yanıt "Para vereceksiniz!" orda Ece'yle birbirimize şaşırarak baktık ve "Tamam biletimizi verin, ne kadar? dediğimizde aldığımız yanıtla dizlerimizin üzerine çökmek noktasına geldik... El cevap: 5021 Euro (!). Ece patladı: "Kral dairesinde kalmak istemiyoruz, ulusal önderimizin odasını gezeceğiz." diye. Suratımıza bön bön bakan M resepsiyon görevlisinin yanma üçüncüsü geldi ve durumu düzeltti. Meğer 5000 değil 500 demek istiyormuş evlat. Kıvranıyormuş garip İngilizce'siyle, o da euro değil Çek kuronasıymış. 50 tl. falan. Neyse bu aşamadan sonra yanımıza mihmandar bir kızverdilerve Atamız'ın odasına girdik. Yaklaşık 20 metrekare bir oda. Mütevazi ve işlevsel. Çalışma ofisi tarzında, ilk göze çarpan çalışma masasının hemen karşısındaki kütüphanede KAYNAK YAYINLARI tarafından çıkartılan "Atatürk'ün Bütün Eserleri" serisi tam takım ışıl ışıl parhyor. Kaynak Yayınlan ve tüm emeği geçenler adına gurur duyduk, hafif de gözlerimiz nemlendi.

Atatürk'ün çalışma masasını çöplüğe çevirmişler
     O da ne!.. Paşa'nın çalıştığı, anılarını yazdığı masanın üzerinde: içi izmarit dolu leş gibi kokan bir kül tablası, 1 boş şarap 2 soda şişesi, yiyecek artıklı 3 tabak, buruşturulmuş peçeteler. Şaşkın şaşkın mihmandara baktık bunlar nedir diye? El cevap: "Otel müdürü misafirlerini ağırladı." Çağır bakalım şu otel müdürünü!

Prag Büyükelcimiz'in dikkatine
     Ortalıkta hafif telaş, koşturmalar... Koşanlardan biri merakla ve biraz daha iyi bir İngilizceyle: Siz kimsiniz? Ece'yle birlikte (Türkçe): Mustafa Kemal'in Askerleriyiz- Hem sinirliyiz, hem içimizden gülüyoruz. Onlarsa hiçbir şey anlamadı tabii ve müdürü aramakla meşguller. Masada ne varsa tek tek topladık, tepsiye koyduk ve mihmandar kızın kucağına verdik: Let's go... Elimizde kalan bardaklarla resepsiyondayız. Görevliler şaşkın, elimizdekileri bütün lobinin duyacağı şekilde bankoya patlattık. Arkamızı döndüğümüzde otel müdürü olduğunu tahmin ettiğimiz zat belirdi. O kadar gerginim ki başıma ne geleceği de umurumda değil; sağ elimin başparmağı müdürün burnunun dibinde bağırıyorum: "Bizler bu odayı ve ülkenizi şereflendiren o adamın ülkesinden geliyoruz, onun İdeolojik ve düşünsel devamıyız. Bu odayı temizlemeyi beceremiyorsan biz hergün geliriz ve temizleriz. Bu oda senin özel misafir odan değil. Konuklarını kendi odanda ağırla!" Otelden çıktık ve ikimiz de suskunuz, bir müddet sonra açıldık ve birbirimize ilk söylediğimiz şey: "Biz niye normal insanlar gibi tatil yapamıyoruz." Ve basıyoruz kahkahayı... Ece: "Adam sana delirdi herhalde gibi bakıyordu farkında mısın?" Ohhh! Biraz rahatladık. Çek Cumhuriyeti Büyükelçimiz, konsolosumuz bu konuyla ilgilenir mi bilemem ama kimse sahip çıkmazsa oraya da yetişiriz kimse merak etmesin.

-------------------------------------------------------------
Atatürk'ün Bütün Eserlerini %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;