3 Mayıs 2013 Cuma

TSK'yı Doğru Anlayabilme Krizi!



Çakmak, kitabında Türkiye’nin hiçbir uluslararası krizin planlayıcısı, tetikleyicisi olmadığını, hiçbir
ülkede istikrarı bozucu faaliyetlerde bulunmadığını, katıldığı tüm uluslararası krizlere Batılı
müttefiklerle birlikte katıldığını belirtiyor.

Uluslararası ilişkiler, çelişkilerin, çatışmaların, bunalımların, uyuşmazlıkların, ittifakların en yoğun incelendiği disiplindir. Devletlerin ulusal çıkarlarını (ulusal çıkar kavramı hayli tartışmalı bir kavramdır) azami kılmak, güvenceye almak, ulusal bağımsızlıklarını ve güvenliklerini pekiştirmek için verdikleri mücadeleleri konu edinir. Karşılıklı etkileşim içinde olan iç ve dış gelişmelerin doğurduğu krizleri ele alır, bunların çözüm yollarını araştırır. O nedenle doğası gereği krizleri işler. Pek çok alanda ulusal sorunların uluslararası hale gelmesinin, dolayısıyla da çözümün iyice zorlaşmasının, çözümsüzlüğün çözüm olarak sunulmasının veya öyle algılanmasının nedenleri üzerinde durur. Dinsel, etnik, mezhepsel anlaşmazlıklardan kaynaklanan ve emperyalist güçler tarafından kaşınıp, kışkırtılıp, kullanılan krizler, sınır anlaşmazlıkları, toprak ihtilafları, terör ihracı, rejim ihracı, uyuşturucu, insan, silah, nükleer madde kaçakçılığı, casusluk başta olmak üzere çeşitli
kriz nedenlerini araştırır.

KRİZ ONLARIN, ORDU BİZİM!
Ulusal krizlerin, bölgesel ve giderek küresel krizlere dönüştüğü/ dönüştürüldüğü bir dünyada ulusal güç unsurları arasında önemli bir konumu olan ordular, tarih biliminin ve uluslararası ilişkiler disiplininin en temel inceleme konularından birini oluştururlar. Prof. Dr. Haydar Çakmak’ın yazdığı ve kısa süre önce okurla buluşan “Kriz Yönetimi ve TSK” adlı kitap da böyle bir çalışma. Ülkemizde ilgili külliyatın çok zengin olmadığı dikkate alındığında, önemi daha da anlaşılıyor. Kitap, iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde, krizler kuramsal açıdan ele alınıyor. “Kriz” kelimesinin etimolojisinden başlayarak, tanımı, nasıl oluştuğu, çeşitleri,
yöntemleri üzerinde duruluyor. Kriz öncesi durum, krizin tırmanışı, yumuşaması, patlaması yalın, akıcı bir ifadeyle anlatılıyor. Krizin evreleri, nedenleri sıralanıyor. Kriz ortamında karar alma koşulları ve süreçleri üzerinde duruluyor. Aktörlerin tutumu inceleniyor. Günümüzde sadece devlet yönetiminde, askerlikte,
stratejide değil, iş dünyası ve yönetim bilimi başta olmak üzere hemen her alanda çok sık kullanılan bir kavram olan “kriz yönetimi” üzerinde duruluyor. Yine bu bölümde krizler ve Birleşmiş Milletler (BM) işleniyor. BM adına silahlı kuvvet kullanılması, BM’nin izniyle silahlı kuvvet kullanılması, BM Barış Gücü
ele alınıyor. Ayrıca günümüzde emperyalist müdahale ve işgallerin perdelenmesinde oldukça fazla kullanılan
“çatışmaların önlenmesi”, “barış yapma”, “barışı koruma”, “barışa zorlama”, “barışın tesisi”, “insani yardım harekâtı”, “insani yardım görevi” gibi kavramlar açıklanıyor. İkinci bölümde ise TSK’nın görev aldığı uluslararası krizler anlatılıyor. Uluslararası krizlerde Türkiye adına görev yapan TSK’nın kısa tarihi ve kurum hakkında özet bir tanıtım bilgisi yer alıyor. TSK’nın yapısı, kurumları, işleyişi, ikili ve çok taraflı ilişkileri inceleniyor. Güvenliğe ilişkin olarak Türkiye’nin taraf olduğu antlaşmalar, sözleşmeler ve belgeler sıralanıyor. Yurt dışına silahlı kuvvet gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına veya Türkiye’den
geçmesine ilişkin olarak TBMM’nin verdiği kararlar özetleniyor. Ayrıca Kore Savaşı’ndan başlayarak en son Libya’ya yönelik müdahaleye değin, TSK’nın çeşitli boyutlarda katıldığı uluslararası krizler anımsatılıyor.
Çakmak, kitabının sonunda Türkiye’nin hiçbir uluslararası krizin planlayıcısı, tetikleyicisi olmadığını, hiçbir ülkede istikrarı bozucu faaliyetlerde bulunmadığını, katıldığı tüm uluslararası krizlere Batılı müttefiklerle birlikte katıldığını belirtiyor. Bu katılımların da NATO üyesi olarak ve BM misyonları çerçevesinde gerçekleştiğini vurgulayarak, sonuç bölümünde çok önemli ve gerçekçi saptamalar yapıyor. Çakmak şöyle diyor: “ABD, tabiri caizse, müdahil olduğu birçok krize Türkiye’yi de bulaştırmıştır. ABD ve İngiltere, müdahil oldukları birçok krizde önemli kazanımlar elde etmiştir; ancak, bu iki ülkeyle birlikte Türkiye’nin kazanç elde etmek bir yana, Körfez Savaşı’nda olduğu gibi, kimi zaman önemli kayıpları olmuştur. Bu düşünceyi destekleyecek önemli iki örnek olarak, yaşanan son krizleri, Afganistan ve Irak krizlerini göstermek mümkündür”. Çakmak, Türkiye’nin sadece Batılı büyük güçlerle ilişkilerinde değil, Araplarla ilişkilerinde de tüm iyi niyetine ve özverisine karşın bir kazanım elde edemediğini ifade ediyor. Filistin sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin Arapları desteklediği onca mesele olmasına karşın, Arapların ne Kıbrıs’ta, ne de Dağlık Karabağ’da Türklerin, Türkiye’nin, Türk dünyasının yanında yer almadıklarının altını çiziyor.

“AYDINLANMA OCAĞI” VE PSiKOLOJİK HARP
TSK’nın son yıllarda yaşadıkları, Mülkiye ve Tıbbiye’yle birlikte ülkemizde çok önemli bir aydınlanma ocağı olan Harbiye’nin hangi yollarla yıpratıldığı biliniyor. Halkın gözbebeği olan, “halk ordusu”, “peygamber ocağı”
olarak nitelenen ve her şeye rağmen en güvenilir kurumlar arasında ilk sıralarda bulunan TSK’nın, kendisine karşı psikolojik harp yapıldığını en üst düzeydeki komutanının ağzından saptamada hayli gecikmesi, gerekli önlemleri almadaysa gecikmenin ötesinde başarısız olması, orduyu gözü gibi koruyan çevrelerde de eleştiriliyor. Ordunun, savaşmadan yenilmeyi kabul ettiği, emperyalist merkezlerin Türkiye’yi parçalarken, rejimini değiştirirken, tasfiye ederken, içini boşaltarak dolaşıma soktukları “hukuk devleti”, “insan hakları”, “özgürlükler”, “sivil toplum”, “demokrasi” gibi kavramların büyüsüne kapıldığı belirtiliyor. Algı yönetimine, psikolojik harbe, toplum mühendisliğine, beşinci kol faaliyetine, asimetrik savaş yöntemlerine, karanlık savaş faaliyetlerine karşı en üst düzeyde hazırlıklı olmak gerektiğinin acı derslerle ortaya çıktığı görülüyor. O bağlamda Çakmak’ın kitabı, sadece konuyla mesleki açıdan ilgilenenlerin, uzman çevrelerin değil, Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve Cumhuriyet Devrimi’nden yana olan tüm yurttaşların dikkatle okuyacakları bir kitap olarak öne çıkıyor.

Barış Doster
Kaynak: Aydınlık Kitap Eki
-------------------------------------------------------------
Kriz Yönetimi ve TSK Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;