7 Mart 2013 Perşembe

YAKILAN BELLEKLER VE DEVRİM YOLLARI


     Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Buket Şahin, ikisini birden yapan bir Yörük kızı. Leyleğin kanadına binip yirmi yıldır Latin Amerika ülkelerine yaptığı gezilerinden çıkardığı sonuçları, izlenimlerini, fotoğraf ve röportajlarını bir kitapta topladı, Yakılan Bellekler; doğası, edebiyatı, müziği, dansı, kadınları, devrimcileri, sömürü-direniş-yeniden yaratım süreciyle inişli çıkışlı tarihi ve daha pek çok yansımasıyla sadece bir gezi kitabı değil. Âdeta bir Latin Amerika panoraması. Buket Şahin, Kaynak Yayınları'ndan çıkan kitabında; tüm bunlara Latin Amerika ile Anadolu arasında imgeler ve gerçekler üzerinden kurduğu paralellikleri de ekleyerek bu keyifli okuma yolculuğunun bir kardeşlik bağına dönüş-mesine katkıda bulunuyor.

Kalem ve kanla yoğrulan topraklar
Çukurova'yı Yaşar Kemal'den ve onun İnce Memed'inden bahsetmeden anlatan bir kitap gerçek Çukurova'yı gösterebilir mi? İstanbul'u Attilâ İlhan'ın ya da Orhan Veli'nin şiirlerinden, Orhan Kemal'in kahramanlarından bağımsız tarif eden notlar ancak bir tur kitabı olabilirdi. Kadınlarının Almanya'ya göçmen işçi kuşu gibi gönderdikleri eşlerinin ardından yaktıkları türküler olduğunu anlatmadan aktarılan Karadeniz türküleri ne kadar içinize işleyebilirdi?
Buket Şahin, "Bir ülkeye yapılan gezinin, önce o ülkenin edebiyatını okumakla başladığına inandım hep" diyor. Bundan olsa gerek Eduardo Galeano'yla harmanlıyor kendi izlenimlerini. Şahin, kalemini ve fotoğraf makinesini Arjantin, Bolivya, Guatemala, Kolombiya ve Haiti'den Honduras, Küba, Meksika, Peru, Uruguay ve Venezuela'ya kadar 16 ülkede gezdirmiş. Bir zamanlar Potosi'deki gümüşü çıkarmak için binlerce yerlinin katledildiği Cerro Rico, yani insan yiyen dağdan Buenos Aires'in sokaklarına ve oradan da Hemingway'in Keywest'teki müze evine geçen Şahin, acaba ona çanların bu kez kimin için çaldığını sormuş mudur?
Yaşadığı deprem ve sonrasındaki trajik görüntülerle ekranlara ve gazete manşetlerine konu olan Haiti'ye deprem sonrası yardımlarının ne için yapıldığını bir de Yakılan Bellekler'de okumak hiç fena olmaz sanıyoruz. Yıllarca "beyaz altın" şeker için yeterince sömürülen topraklarında halk neden kendi istediği ürünü ekemez diye sormak çok mu anlamsız? "Neyse ki Anadolu köylüsü kendi toprağında, GDO'suz ve kendi istediği tohumu ekip topladığını aracılara yedirmeden değerine satabiliyor" demek isterken dikkatli olmanızı öneririz; zira yutkunamayabilirsiniz.
Peki ya ABD'nin "uyuşturucu operasyonlarını" gerekçe göstererek topraklarını işgal ettiği insanlar; dünya uyuşturucu üretiminin yüzde90'mı oluşturan Afganistan'ın işgalcisi ve dolayısıyla orada yaşanan her şeyin sorumlusu Amerika'ya kendi ülkelerinin bağımlılıklarının hesabını sorabiliyor mu?

Devredilen miras: Devrimcilik
Yakılan Bellekler, Latin Amerika'nın Maya ve Azteklere dayanan kültürel belleğinin nasıl yakıldığını, 1900'lerden bugüne yüzlerce darbe gören (ve bunların çoğu ABD destekli) insanlarının bugün toprak işlemeyi bile nasıl yeniden öğrenmek zorunda kaldığını gözlem ve somut bilgilerle aktarıyor.
Yakılan bellekler ve devrim yolları
"Latin Amerika ve Türkiye'nin kesik damarları örtüşüyor" diyen Buket Şahin, kültürü, tarihi, futbolu, tangosu, doğası ve tabii ki edebiyatıyla yakılmış belleklerin diyarını anlatıyor.
Che Guevara, Fidel Castro ve Eva Peronların toprakları bugün acaba hangi direnişlere sahne olmaktadır? Bu aslında eski ama adı "Yeni" kıtadaki son gelişmeler; sancılı ve hüzünlü olduğu kadar umut da veriyor. Çünkü bugün pek çok ülkede bu sancılarla birlikte bir devrim süreci de yaşanıyor. Üstelik dünya siyasetinde de etkin olacak bir düzeyde.
Venezuela'da Chavez'in, Bolivya'da Morales'in yaptıkları, 21. yüzyıl sosyalizmi ve küresel sol açısından düşündürücü olabilir.
Metin Yeğin'in yıllar önce Topraksızlar adlı kitabında Türkiye soluna sunduğu Brezilya'daki toprak işgalleri örneğini Yakılan Beliekler'de de bulabiliyoruz. Topraksız Kır İşçileri Hareketi'nin (MST)7 Ekim 1979'da başlayan işgallerinin 33 yılda toplumsal bir harekete dönüşmesini okurken, Anadolu'nun topraksız köylüsünün bugün bir de HES'lerle susuz bırakılacak olması geliyor insanın aklına.
Venezuelalılar, Chavez'i devirmek için 11 Nisan 2002'de uygulanan ABD darbesinin gerçek yüzünden kendilerinin yarattığı "Toplumsal Medya" araçlarıyla haberdar oldu. Çünkü Amerika destekli büyük kanallar Chavez'in Başkanlık Sarayı'nın önü sarılmışken pembe dizi yayımlıyordu. Bir gazeteci değil de, daha çok bir "medya eylemcisi" gibi çalışan Radyo Fe ve Radyo Alegria'nın gönüllülerinin özel yayınları halkı ülkenin dört bir yanından Başkent Caracas'a yürüyüşe geçirdi. Bunlar da bugünün adı duyulmamış, bilinmeyen direnişçile-rinin hikayesi sayılamaz mı?
Bir kafede bir devlet başkanıyla karşılaştınız mı hiç?

Latin Amerika'ya bu kapsamlı yolculuk, dikkat çekici röportajlarla pekişmiş. Buket Şahin'in, o toprakların tarihini Latin Amerika'nın Kesik Damarları adlı kitabıyla ölümsüzleştiren Uruguaylı yazar Eduardo Galeano'yla Montevideo'da yaptığı röportaj bunların başında geliyor.

Galeano'nun günümüz "tepetaklak dünyasından" dem vurduğu sohbet sırasında; ABD'nin Afganistan, Irak,
Libya ve şimdi de Suriye'ye ayrılan savaş bütçesi demek olan savunma bakanlığı bütçesinden söz ederken savaş-savunma sözcüklerine yaptığı yorumlar George Orwell'in Bin Dokuz Seksen Dört'ündeki "çiftdüşününü" anımsatmıyor değil.
Yazar Şahin, aynı kafede kendi hâlinde oturan Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica, nam-ı diğer El Pepe'yle karşılaşmış ve kısa bir sohbet gerçekleştirmiş. Bu sayede, 2009'da seçimi kazandıktan sonra bile çiftçi olarak yaşamına devam eden, adına kayıtlı tek malvarlığının 1987 model, bin 945 dolar değerin-deki bir Volkswagen olan dünyanın bu en mütevazı ve halktan devlet başkanından Uruguay'ın direniş tarihini öğrenebiliyoruz. Sahin'in Venezuela'nın sevgilisi Eva Golinger ile söyleşisini de atlamamak gerek.

"Starbucks'ta 7 liraya içtiğiniz kahveden onu toplayanlara ne kalıyor biliyor musunuz?" gibi bir sohbete girmeye hiç gerek yok sanıyorum. Çünkü Şahin kültürü, tarihi, futbolu, tangosu, doğası ve tabii ki edebiyatıyla çok daha derinlemesine işlenen yakılmış belleklerin diyarını anlatıyor. Ve ne tuhaftır ki kitabın kapağını kapatırken "Latin Amerika ve Türkiye'nin kesik damarları örtüşüyor" sözlerini tekrarlarken buluyorsunuz kendinizi...


Kaynak:  Radikal  Gazetesi