7 Mart 2013 Perşembe

İKİ DÖNEM ÖCALAN


     Ergenekon davasından Silivri Cezaevi'nde tutuklu yargılanan eski Yüzbaşı ve Bilgisayar Yüksek Mühendisi Hasan Ataman Yıldırım, koğuş arkadaşı ve Apo'yu ilk sorgulayan komutan olarak tanınan Hasan Atilla Uğur'la gazetemiz için söyleşi yaptı Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki ilk sorgulamasını yapan ve Ergenekon davasında tutuklu yargılanan emekli Albay Hasan Atilla Uğur , Bilgisayar Yüksek Mühendisi eski yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım 4 yıldır cezaevinde. Hasan Ataman Yıldırım, Öcalan'ı yakalandıktan sonra ilk sorgulayan komutan olan koğuş arkadaşıyla söyleşi yaptı. Uğur, 1999'daki Açılım sürecinin yarattığı Öcalan'ı anlattı Ataman YıldırımSiz Abdullah Öcalan'ı İmralı Adasında ilk sorgulayan komutansınız. Ayrıca meslek hayatınızın nerede ise tamamı terör örgütleri ile mücadelede geçmiş. Yani hem terör uzmanısınız hem de Abdullah Öcalan ve PKK terör örgütünü çok iyi tanıyorsunuz. Halen ülkemiz gündeminde birinci sırada bulunan ve " İmralı süreci " olarak adlandırılan görüşmelerin Türkiye'yi barışa götüreceği propagandası yapılıyor. Gerçekten öyle mi? Atilla Uğuröncelikle şunu belirteyim, " anaların ağlamasını " hiçbir Allah'ın kulu istemez. Huzur dolu bir ortamda yaşamayı herkes ister. Ancak, iktidarın " îmralı süreci " diye lanse etmeye çalıştığı faaliyetlerin anlam ve hedefi bu değildir. İktidar sahipleri 2009 yılında " Habur rezaleti " olarak başlatılan bu süreci en başından beri ABD'nin çıkarları gereği ve onun yönlendirmesi ile yürütüyor. Silahların susması karşılığında Apo ve örgütüne verilenler nelerdir, millet bunu bümiyor. Bütün amaç Barzani, PKK, PYD ile ABD ve İsrail'in hedefleri olan " Kürt Koridorunu " gerçekleştirmektir.? Bu süreçte en başta AKP'lilerin ve medyanın yoğun şekilde Öcalan lehinde propaganda yapmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, artık AKP ile Öcalan arasında hiçbir fark kalmamıştır. Yani Apo, AKP'li olmuştur. Elbette AKP'liler, yandaş ve yanaşma medya Öcalan'ı övecek ve propagandasını yapacaklardır. Düne kadar Apo'ya " Bebek katili, terörist başı diyen medya bugün saygı kelimelerini hiç utanmadan arka arkaya dizmekle, bazen adını bile söylemeden, kutsal bir yerden bahseder gibi " İm H. Atillâ Uğur ABDULLAH ÖCALAN'I NASIL SORGULADIM- İşte Gerçekler " KAYNAK VAYINLARI ~ yılında Ocalan'a uygulanan yöntem; hem yasal, hem de güçlü ve akıllı bir devletin uygulamaları şeklinde olmuştur. Ve kesin netice elde edilmiştir. 0 dönemde icra edilen hiçbir faaliyet içinde yabancı devlet temsilcisi, gözlemcisi ve ajanı bulunmamıştır ralı ile görüşme, İmralı ziyaretleri vs. demek kcldcir Apo'yâ " Bebek katili, terörist başı diyen medya bugün saygı kelimelerini hiç utanmadan arka arkaya dizmekte, bazen adını bile söylemeden, kutsal bir yerden bahseder gibi " imralı ile görüşme, imralı ziyaretleri vs. elemektedir tedir. Burada yanlış anlaşılma olmasın diye hemen düzelteyim, AKP'liler olarak kastettiğim Hükümet ve partinin başındaki 1 erdir, yoksa AKP'ye oy veren insanlarımızın çoğunun Apo'ya verilen bu payelerden son derece rahatsız ol duklarını biliyorum. Amaç başkanlık sistemine icazet? Sizce bu sözde " İmralı Süreci " ile AKP'nin güttüğü asıl amaç nedir? AKP, 11 yıldır devam ettirdiği karşı devrim sürecini " bölünme anayasası " ile son noktaya ulaştırmanın peşindedir. " İmralı süreci " rezaleti, BDP ve onların destekçilerinin oyları ile " bölünme anayasa sını " kabul ettirmeye yöneliktir. Karşı devrimin son durağı olan " başkanlık " sistemine icazet sağlamaktır. Bu anayasanın yürürlüğe girmesi demek Türkiye Cumhuriyeti devleti üniter yapısmın bitişidir. Tayyip Erdoğan'm başkanlık koltuğuna oturması demektir. Türk Milletinin ismi ile cis? j ggg mi ile tarihe gömülme si anlamındadır. Özerk, federasyon ve devlet anlamında Kürdistan'ın kurulması ve ülkemizin bölünmesi demektir. Bu oyun mutlaka bozulmalıdır.? Bugünkü koşullarda Güneydoğu'da yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin sonuçlan ne olur? Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi uzun zamandır Avrupa'nın dayattığı bir durumdur. Bu koşullarda " Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini " sağlayacak anayasal değişiklikler aslında özerk yönetimlerin gelişmesini sağlayacaktır. Sonrası federasyon ve kopuştur. Bugün dillenÜUne dirilmese bile ama cın bu olduğu ve hem AKP hem de PKK'nın nihai hedefleridir.? 1999 yılında İmralı adasında Abdullah Öcalan'ı sorguladınız, görüşmeler yaptınız. O görüşmeler sonucunda PKK silahlı militanlarını yurt dışına çıkardı ve yaklaşık dört yıl boyunca silah patlamadı. Sizce şimdi de benzer bir süreç mi yaşıyoruz, değilse aradaki farklar nelerdir? Öncelikle şunu söylemeliyim ki bugün yapılanlar ile o zaman yapılanlar arasında hiçbir benzerlik yoktur. 1999 yılında Abdullah Öealan'a uygulanan yöntem; hem yasal, hem de güçlü ve akıllı bir devletin uy gulamaları şeklinde olmuştur. Ve kesin olarak netice elde edilmiştir. O dönemde icra edilen hiçbir faaliyet içinde yabancı devlet temsilcisi, gözlemcisi ve ajanı bulunmamıştır. Sorgulama ve görüşmelerde şehitlerimizi kabirlerinde ters döndürecek, gazilerimizi rencide edecek hiçbir hitap veya tavizde bulunulmamıştır. Şu çok açıktır ki; o zamanki Apo ile şimdiki avnı değildir, aslında Apo aynı Apo'dıır ama muhataplar farklıdır. 1999 ve sonrasındaki süreçte bizim yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti için önemli olan, Öcalan'ın Türk yargısı önünde yargılanması ve terör örgütünün tehdit olmaktan çıkması idi. Bu, hiçbir gücün dayatması ve talimatı olmadan gerçekleştirildi. O dönemdeki mevcut hükümetin hiçbir iiyesi bize şu tavizi verin, bu pazarlığı yapın gibi bir tek talimat vermedi, imada dahi bulunmadı. O dönemde teröristlerin yurt dışına çıkarılması ortak akıl kullanılarak gerçekleştirilmiştir, bu faaliyetin içinde elbette Abdullah Öcalan da vardır. Ancak bunun karşılığında hiçbir pazarlık yapılmamış, hiçbir söz verilmemiştir. Yani " Ateşkes yapalım, teröristler yurt dışına çıkana kadar onlara refakat edelim vs. " gibi hiçbir angajman içine girilmemiştir. Ben bu konuyu detaylı bir şekilde " Abdullah Öcalan'ı nasıl sorguladım " adlı kitabımda anlatmıştım. Hatırlarsanız 20002002 döneminde PKK terör örgütü bitme noktasına gelmiş, tehdit olma vasfı iyice azalmıştı. İnsanlarımız özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde terör belasının minimuma indirilmesi ile ekmeklerinin peşine düşmeye başladı, hayat normalleşti. İnanılmaz gibi, ama eskiden ilçe ve il merkezlerinden çıkamayan insanlar kırsala pikniğe gitmeye bile başladılar. Ama iç ve dış bir sürü nedenden dolayı bu iklim devam ettirilemedi, hemen gevşedik ve maa lesef bugünlere geldik.? Bu ikinci açılım süreci neticesinde PKK'lı teröristlerin yıırt dışına çıkışından sonra İran, Irak, Suriye ve ülkemizin geleceğinde neler olabilir? PKK terör örgütünün silahlarını Türkiye'de bırakarak yurtdışına çıkacağına çok fazla ihtimal vermiyorum. Ellerindeki silahları kime t eslim edecekler, senet mi yapılacak, toprağa mı gömecekler, sınırlarımızı yürüyerek mi terk edecekler, yoksa Habur gibi araçlara bindirilip törenle mi uğurla nacaklar? Eğer sizin sorunuzda belirttiğiniz gibi yurtdışına çıktıklarını farz edersek, bu bölünme anayasasının gerçekleşmesi karşılığında olacaktır ki; bu durum barış veya anaların ağ PYD'ye verecekler ve Esad yönetimine karşı savaştıracak! ardır. Onların planlarına göre Esad yönetimi devrilirse Suriye'nin kuzeyinde aynı Barzanistan gibi özerk bir Kürt Yönetim bölgesi oluşturulacak, hedeflenen Kürt koridoru gerçekleştirilmiş olacaktır. İran rejimini zayıflatmak ve tehdidi arttırmak amacı ile aradaki PJAİC denen yapıyı ki o da PKK'nın yan kuruluşudur, harekete geçirecekBU lerdir. ana \ / aeanın Netice itibarı ile gi anayasanın dişat Büvük Ki? _ yürürlüğe girmesi demek distan'a doğru Türkiye Cumhuriyeti devleti üniter yapısının bitişidir. Tayyip Erdoğan'ın başkanlık koltuğuna oturması demektir. Türk Milletinin ismi ile cismi ile tarihe gömülmesi anlamındadır. Özerk, federasyon ve devlet anlamında Kürdistan'ın kurulması ve ülkemizin bölünmesi demektir. Bu oyun bozulmalıdır adımların atıldığını göstermektedir. Ülkemizi Güneydoğusunda Yeni Anayasa yani b ö 1 ii n m e anayasası ile uygulanacak özerk yönetimler, zamanla fe lanıaması değil, güzel ülkemizin bölünmesinin, Türk Milleti kavramının yok edilmesinin ilk adımını oluşturacak fakat sonrasında daha çok analar ağlayacaktır. Bu durumda Trak'ın Kuzeyindeki Barzanistan sınırları içinde yuvalanmış olan PKK terör örgütünün ABD talimatı ile Suriye ve İran mevcut rejimlerine karşı kullanılmaları sonucunu doğuracaktır. Önceliği Suriye Kuzeyindeki PKK oluşumu derasyon ve nihayetinde ABD ve İsraü'e kukla olan bir Kürdistan'ı oluşturacaktır. Bana göre bu büyük oyunu ancak ve ancak M. Kemal Atatürk'ün izinden giden inançlı, devrimci ve ülkücü Türk Milleti bozabilir ve inanıyorum ki bozacaktır. Türk Milleti, milli bir hükümet kurulmasmı sağlarsa Abdullah Öcalan da 1999 yılındaki çizgisine döner, bunu size garanti ederim.'öcalan, kendisiyle konuşanları önce tartar'? İmralı sürecinin ABD'den bağımsız olarak yürütüldüğü söyleniyor, sizce bu doğru olabilir mi? Bu söylemin doğru olmadığını artık ilkokul çocukları bile biliyor. Daha iki gün önce yani 09 Şubat 2013 günü Obama Türkiye'nin açılım faaliyetlerini hararetle desteklediklerini ve bu konuda işbirliğine devam edeceklerini söyledi. Sadece ABD değil, AB de sürecin içinde. ABD'nin bu işin mutfağında bulunması hem Apo'nun hem Kandil'in hem de Tayyip Erdoğan'ın güvencesidir. ABD'nin yıllardır hazırlığını yaparak açıkça dünyaya ilan ettiği Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin en önemli ayaklarından biri de " Kürt projesidir ". Mevcut iktidar, ABD yönetimi için bulunmaz nimettir. Ülkemizde kendi işini kendi halletme becerisine sahip olan bir iktidar olsa idi ABD'nin işi bu kadar kolay olur muydu, işte tam da bu yüzden Milli Devlet'e, Milli Hükümet'e acilen ihtiyacımız vardır.? Abdullah Öcalan, Türkiye'nin bütünlüğünü öngören ve Türk Milletinin bütünlüğünü esas alan bir proje içine alınabilir mi? Alınabilirse nasıl alı nır.'Abdullah Öcalan, kendisi ile konuşan görüşen kişileri önce tartar. Niyet, zekâ ve yetkilerini öğrenir ve oyunu ona göre kurar. O'nu yeterince tanımadan oturup anlaşmaya çalışanlar, şunu çok iyi bilmelidirler ki; alacaklarını garanti etmeden bir tek adım bile atmaz. Elini verirsen V kolunu kaptırırsın, vücu dunun da garantisi yoktur. Bunları övmek veya yermek amacı ile söylemiyorum. Ama gerçek olan tam da budur. 1999 yılmda aynı Abdullah Öcalan hiçbir taviz veya pazarlık söz konusu olmadan PKK terör örgütünün minimize edilmesini sağladı. Elbette şimdi köprünün altından çok sular aktı, bir çok şey değişti. Daha da önemlisi artık oyunu Türkiye Cumhuriyeti olarak biz oynamıyoruz. Ama Türk Milleti, milli bir hükümet kurulmasını sağlarsa Abdullah Öcalan da 1999 yılındaki çizgisine döner, bunu size garanti ederim.-'Atatürk'ü Kürtlere anlatamadık'demişti'" fK Vlî Hasan Atilla Uğur görev yaptığı dönemde.? Abdullah öcalan'ın " Kemalist devrim ve Atatürk " hakkındaki düşünceleri ne idi? Sorgu ve mülakat sırasında en çok dikkatimi çeken Mustafa Kemal Atatürk'e olan hayranlığını sık sık vurgulaması idi. " Biz M. Kemal Atatürk'ü Kürtlere tam olarak anlatamadık, bu yüzden onu hep düşman olarak gördüler. Oysa Kürtlerin Cumhuriyetin kuruluşundaki rolünü Atatürk çok güzel belirlemişti " diyordu. Sorgu arasındaki mülakatlarda Abdullah Öcalan, " Kurtuluş Savaşının M. Kemal ve arkadaşları önderliğinde nasıl gerçekleştiğini, Kültlerin de bu müca dele içinde kanlan, canlan ile bulunduğunu, Cumhuriyetin ilk yıllarında Kemalist de vrimin gelişmesinin engellenmesi. için başta İngilizlerin feodal Kürtlere (Şeyh Sait gibi) destek vererek isyana sürüklediklerini " söylüyordu. " PKK terör örgütünün faaliyete geçtiği ilk yıllarda kendisinin de bu konuda yetersiz kaldığını ama zaman geçtikçe durumu kavradığını " anlatıyordu. Simdi siz elbette bu söylediklerime şaşırıyorsunuz ama o dönemde karşımızdaki Abdullah Öcalan'ı şündiki ile karıştırmayın lütfen.? Abdullah Öcalan'ın " Türk Milleti " hakkında ki düşüncesi nasıldı? Kendisini Türk Milletinin bir parçası olarak görüyor muydu? Daha birinci günden itibaren " Türk Milletinin bir ferdiyim " dedi. Annesinin Türk daha doğrusu Türkmen olduğunu söyledi. Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Cumhuriyeti Türklerle birlikte kurduklarını sık sık dile gelirdi. Halta sorgunun ikinci gününde Bölelim derseniz biz istemeyiz, biz Cumhuriyetin asli unsurlarından biriyiz ve bütün Türkiye'ye talibiz " dedi. Tabi sorgu ve mülakat sırasında söylenenlerin doğruluğunu test etmek ancak icraatları görerek olabilir. Ancak " 1999'da O'nun düşünceleri buydu.


Kaynak:  Aydınlık Gazetesi