10 Ağustos 2013 Cumartesi

OKTAY YILDIRIM VE MUSTAFA BALBAY KİTAPLARI


Sevgili okuyucularım, elime üç gün önce iki ilginç kitap ulaştı.

Bunları sizlere mutlaka tanıtmam gerekiyor. İlkinin yazarı, Ergenekon davasında 33 yıl hapis cezası alan emekli Astsubay Oktay Yıldırım.

Kitabında 2006 yılındaki Danıştay baskınını anlatıyor. Tümü belgeli ve mahkeme tutanaklarından oluşuyor.

Alparslan Arslan isimli katil ve ekibi Danıştay'ı nasıl bastı? Baskından önce ve sonra neler oldu? Ergenekon davasında -Danıştay baskınıyla ilgili olarak- kimler nasıl yargılandı?


Mahkeme Alparslan ve adamlarını nasıl koruyup kolladı?

"Danıştay'dan Ergenekon'a Bir Suikastin İçyüzü. 17 Mayıs 2006, 9:45." (Kaynak Yayınları.)

O feci olayın bütün ayrıntıları,katilin öncesinde ve sonrasındaki bütün ilişkileri, telefon dinleme ve baz istasyonu kayıtları, aynı davada hem sanık, hem tanık, hem de gizli tanık olan ve son olarak tahliye edilen Osman Yıldırım, beraat ettirilen şeyh Salih Kurter gibiler, kitapta bütün ayrıntıları ile anlatılıyor.

İktidarın yargısı Danıştay baskınını hiç ilgisi olmayan Ergenekon davasına bağladı ki, olaya terör ve cinayet eklensin, bunu siyasi propaganda olarak kullansınlar.

Oktay Yıldırım gerçekten ilginç bir kitap yazmış. Tümü belgelerden oluşan bir polis romanı... Okuyunca kirli olayın içyüzünü öğrenecek, "Demek ki adalet böyle oluyormuş!" diyeceksiniz. Mutlaka okumanızı öneririm.

* * *

Şžimdi de 34 yıl hapis cezası alan Mustafa Balbay'ın yeni çıkan kitabından biraz uzunca söz edeceğim... Çünkü Ergenekon davasını baştan sona çok iyi anlatıyor:

"Savunma." (Cumhuriyet Kitapları.)

Bir gecede rahatlıkla okunan çok yalın, bu davanın içyüzünü sergileyen bir kitap.

Giriş cümlesi şöyle:

"Yalanların en alçağı halka ve çocuklara söylenendir. Çünkü ikisi de çabuk inanır."

Şžimdi sözü Balbay'a bırakıyorum:

"Ergenekon davası üzerinden topluma o kadar büyük yalanlar söylendi ki, yalanın yalan olduğunu anlatmak zaman aldı. Bu dava ile birlikte Türkiye'deki faili meçhul cinayetler aydınlatılacak, darbe planları gün ışığına çıkarılacak, karanlıktaki olayların perde ardında kalan kişi ve örgütleri ortaya çıkarılacaktı!

Toplum bu yalanlarla aldatıldı. En acısı hukukla aldatıldı.

Hükümetlerin en kötüsü masum insanları korkutandır. Hükümet destekli Ergenekon davasının amacı buydu.

Türkiye'nin dönüştürülmesi, buna muhalefet edebilecek tüm kesimlerin ve toplumun susturulması ve korkutulması için kullanıldı."

* * *

Davanın tanımı şöyle devam ediyor:

"Birbirinden bağımsız dosyalar ve olaylar birleştirilerek genel kurgunun anlaşılması olanaksız kılındı.
Bu davada darbe girişimleri yargılanıyor iddiası büyük bir yalan. Eğer öyle olsaydı dava bu iddialar çerçevesinde açılır ve gerçek kısa sürede çıkardı.

İkincisi, darbe iddialarını aydınlatacak en önemli kişiler olan dönemin MİT müsteşarından kara kuvvetleri komutanına kadar tanık olarak çağrılır ve gerçek yine hızla ortaya çıkarılırdı. Bunların yerine sadece AKP iktidarına yönelik karanlık planlar var iklimi yerleştirilmeye çalışıldı."

Balbay burada çok ilginç bir durumu anlatıyor:

"Davada yargılanan sanıklar o kadar farklı kesimlerdendi ki, bu yüzden en ağır hukuksuzlukla karşılaşınca bile ortak hareket edemediler. Her kesimin ötekine yönelik farklı yaklaşımları vardı. Örneğin mafya üyesi olduğu gerekçesiyle yargılananlar biz gazetecilere şöyle bir serzenişte bulunuyorlardı:

Siz olmasanız biz bu davadan kolay yırtardık. Sizin yüzünüzden yatıyoruz. Yanlış anlamayın, biz sizi burada tanıdık ve sevdik ama işin gerçeği bu. Biz bu mahkemelerin yabancısı değiliz. Sadece bize yükledikleri suçlardan yargılansak, iş çoktan biterdi."

* * *

Balbay'ın anlattığı bir de hamal olayı var!

"Davanın çarpıcı zıtlıklarından birini emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile hamal Mahmut Güzel oluşturuyordu. İddianameye göre 700 bin kişilik silahlı kuvvetin başkomutanlığını yapan Başbuğ, terör örgütünün yöneticisi idi. Mahmut Güzel de bu terör örgütüne silah sağlamaktan yargılanıyordu. Başbuğ'un duruşmaya çok ender katıldığı günlerden birinde, az ötesinde Güzel oturuyordu. O günkü duruşma sırasında Mahmut Güzel yanıma geldi ve kendine has şivesiyle şöyle dedi:

Abi ben bu koca orduya silah temin etmişim, he mi!"

* * *

Ergenekon davasına tam 52 adet başka dosyayı katmışlar! Danıştay cinayeti, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Özdemir Sabancı suikastları, uyuşturucu dosyaları, mafya hesaplaşmaları, faili meçhuller, JİTEM davası ve daha neler neler!..

"Bu dosyalar öylesine kabarıktı ki, aralarında binlerce sayfa olanlar vardı. Bunlar kamuoyunda 'Demek ki Ergenekon bütün bunlarla ilgili bir örgütmüş' havasının yayılmasına neden oluyordu. Zaten amaç buydu."

* * *

Peki duruşmalarda neler yaşanmış? Balbay anlatmış, ben de özetliyorum:

"Sanık ve müdafilerin savunma ve tahliye amaçlı olanlar dahil her türlü sözlü talep ve beyanda bulunmalı yasaklandı.

Ceza yargılamasında ana kural sözlü savunma olduğu halde, mahkeme usul ve esas hakkında her türlü sözlü talepte bulunma hakkını kaldırdı, talepleri yazılı verme usulüne dönüştürdü.

Sanık ve avukatının sorduğu sorulara sınırlama getirilerek mikrofon kesildi, kendisiyle ilgili konularda bile soru sorma hakkı kaldırıldı.

Sanıkların itiraz etmesi halinde duruşmalardan men cezaları verildi, suç duyurusunda bulunuldu. Sanıklar üzerinde yaratılan baskı ve tehdit savunma yapılmasını ve savunma dokunulmazlığını tamamen ortadan kaldırdı.

Bu davaya bakan hakim ve savcılara sağlanan korumalar, lüks makam arabaları, odalar ve tefrişat yargılamayı daha da
'Özel' hale getirdi.

Dava tamamen tahrif edilmiş, eklenmiş, üzerinde oynanmış hukuka aykırı deliller üzerinden yürütüldü. Bir çok sanığın bilgisayarlarına dosyalar yüklenmiş, cep telefonlarına tanınmayan numaralar eklenmişti.

* * *

Ya gizli tanıklar!..

"Davada tam bir gizli tanık terörü estirilmiştir. En ağır hapis ya da müebbet hapis cezalarına çarptırılmış ve akıl sağlığı bakımından şüphe uyandırıcı ifadelerde bulunan bu şahıslar, iddia edilen Ergenekon davasındaki gizli tanıklığı kendi kurtuluşları için son çare olarak görmüşlerdir. Gizli tanık ifadelerinin bir çoğu Emniyette yönlendirme ile alınmış, ellerine tutuşturulan ifade örneklerini duruşmada okur hale gelmişlerdir. Gizli tanıkların seçimi tamamen polise bırakılmıştır.

Davada dinlenen tanıkların yüzde 20'si gizli tanıktı."

Balbay kitabında başka rakamlar da veriyor:

"Davada 23 iddianame birleştirildi. Birleştirilen 23 davanın tutarı 17 bin sayfa.

Kağıda dökülen belgeler 2538 klasör. Dijital ortamdaki veriler 150 milyon sayfa. Her biri 500 sayfalık 300 bin kitap demek. Altı yıllık yargılama boyunca yedi sanık yaşamını yitirdi, yedi sanık kanser oldu...

Soruşturmalar kapsamında 100 bin'e yakın telefon izlendi, 60 bin'e yakın telefon dinlendi..."

Gazeteci arkadaşım Mustafa Balbay kitabında başka ilginç konulara da değinmiş, ayrıca mahkemede yaptığı son savunmasını da aynen vermiş. Bu kitap yazıldığı sırada mahkemenin kararı henüz ortada yoktu.

Okumanızı öneririm. Ergenekon mahkemesinin içyüzünü öğreneceksiniz.

Oktay Yıldırım ve Mustafa Balbay'ın ellerine sağlık.

SÖZCÜ

-------------------------------------------------------------

Bir Suikastın İçyüzü Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;