26 Nisan 2013 Cuma

GÜRCÜLERİN TASNAKLARA BAKISI "Sözde Soykırım Yıldönümü"




     Geçtiğimiz Çarşamba günü sözde Ermeni soykırımının yıldönümünü geride bıraktık. 1915 olaylarını doğru anlamak için Taşnak- sutyun Partisi'nin etraflı bir şekilde incelenmesi gerekiyor.
Olaylarda başrolü oynayan Taşnaklar, kurulduğundan itibaren 1915'e giden yolun taşlarını döşemeye başlamışlardı. Taşnaklann Müslüman-Ermeni kırımını ateşleyen faaliyetleri, Sovyet döneminde bizzat Ermeniler tarafından da dile getirilmişti. Kitaplarımızda ve köşemizde bunlardan birçok örnekler sunmuştuk.
Dönemin önemli tanıkları arasında muhakkak ki Gürcüler de bulunuyordu. Sovyet Gürcistanı'nın önemli devlet adamlanndan Filipp Maharadze de bunlardan biriydi. Taşnaklar tarih sahnesine çıktığından beri yaşananların canlı şahidi olan Maharadze"nin kaleme aldığı satırlar, bugünkü iddialar açısından da önem taşıyor.
Filipp Maharadze, 1921 yılında Moskova'da yayımlanan "Gürcistan'da Menşevik Partisi Diktatörlüğü" başlıklı eserinde Taşnaklar da ele almıştır. (Bkz. Maharadze, Diktatıı- ra Menşevistskoy Parti v Gruzii, Gosudarst- vennoe Izdatelstvo, Moskva, 1921.)

Terör ve cinayet
     Maharadze, kitabında Taşnaksutyun Partisi"nin 1800'lerin sonunda ilk olarak Türkiye'de çeteler şeklinde örgütlendiğini ve sosyalizmle bir ilgisinin olmadığını vurgular. Gürcü devlet adamına göre Taşnaklar, İngiliz-Fransız işgalcilerin ve Türkiye'de işgalci ve sömürgeci amaçlar peşinde koşan Rus büyük devlet şovenistlerinin elinde kör bir silaha dönüşmüştür.
Maharadze, Taşnaklann komplocu bir örgüt olarak ortaya çıktığını ve neredeyse tek faaliyet yöntemlerinin terör ve cinayet olduğunu belirtir. Taşnaklar, Türkiye'deki provokatif eylemleriyle Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkilerin korkunç kanlı çatışmalara varacak kadar bozulmasına neden olmuştur.
İstediği sonuçlara ulaşamayan ve Türkiye'de faaliyetlerini sürdürme imkânını kaybeden Taşnaklar, çalışmalarını 20. yüzyılın başında Güney Kafkasya'ya, Çarlık Rusyası'nın topraklanna kaydırmıştır. Maharadze, bu dönemde Taşnakların Türklere olan tüm nefretini artık yerel Müslüman halka, Azeri Türklerine yönlendirdiğinin altını çizer.


Emperyalistlerden medet umdular
     Aynı dönemde Taşnaklar, Ermeni ruhbanlarını ve büyük burjuvaziyi arkasına alarak etkisini arttırmıştır. Neredeyse, tüm Ermenistan ve Ermeni halkı bir anda Taşnakların safına katılmıştır. Diğer siyasi partiler ise silinip gitme noktasına gelmiştir.
Maharadze'nin ifadesiyle Taşnaklar, kulis entrikaları ve oyunlarıyla, terör yöntemleriyle Ermeni halkı üzerindeki iktidarını arttırmıştır. Taşnaklar, Ermeni emekçi kitlelerine de büyük zararlar vermiştir.
Kendilerini iktidarda bulan ama elinde tutma imkânı olmayan Taşnaklar, peşi sıra Almanya'nın, İtilaf emperyalistlerinin ve hatta Denikin'in yardımını aramıştır. Gürcü Bolşevik devlet adamına göre Taşnaklar, hem Rusya'daki hem de dünyadaki karşıdevrime bağlıdır. Taşnak Partisi'nin II. Enternasyonal'de yer alması da bunun önemli göstergelerinden biridir, (s.110 vd.)

'Ermeni halkının şeytanı'
     Maharadze, 1927 yılında Tiflis'te çıkan ''Güney Kafkasya'da Devrimci Hareket Üzerine Notlar" başlıklı kitabında da Taşnaksutyun Partisi hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur. (Bkz. Filipp Maharadze, Oçerki Revolyutsionnogo Dvijeniya v Zakavkazi, Gosizdat Gruzii, Tiflis, 1927.)
Maharadze, bu eserinde Taşnakları Ermeni halkının şeytanı olarak tanımlar. Taşnaklar, bir dönem neredeyse tüm Ermeni halkını peşinden sürüklemiştir. Ancak sürükledikleri bu yol Ermenilerin mahvolmasına sebep olmuştur. Yazara göre Taşnaklann Ermeni halkının kırılmasında oynadığı rol herkesçe malûmdur. Maharadze, Taşnaksutyun Partisi'nin sadece milliyetçi değil, en başından beri aşırı derecede şovenist bir yapılanma olduğunu ve öyle de devam ettiğini belirtir.

     Maharadze, Taşnakların hiçbir zaman gerçekten Çarlık rejimine karşı çıkmadığını ve hatta onların desteğiyle Türkiye'de ayaklanmalar çıkardığını vurgular. Rus hükümeti, kimi zamanlar onlan takibata almıştır ama bunun sebebi kimi hükümet yetkililerine karşı intikam amaçlı terör eylemlerine girişmeleridir. Bunun dışında şovenist faaliyetleri çerçevesinde silahlı birlikler oluşturmuşlar ve bunun için Ermeni halkından zorla yüksek miktarda para toplamışlardır. Doğaldır ki, hükümet de bu tür eylemlere seyirci kalmamıştır.
     Maharadze, bu noktada bir belge de sunar. Tiflis'te 20 Ekim 1905 yılında Taşnakların düzenlediği gösteriyle ilgili devlet raporu konumuz açısından önemlidir. Rapora göre, gösteride Taşnakların korteji askeri düzendedir. Her birinin basında komutanların bulunduğu birliklere ayrılmışlardır. Asker gibi düz sıralar halinde yürümektedirler. Tüm korteje askeri örgütlenme damgasını vurmuştur. Hatta üzerlerinde silahlar da olduğu söylenmiştir.
     Maharadze, bu askeri birliklerin devrimi desteklemek veya emekçileri savunmak için kurulmadığı fikrindedir. Güya Ermeni halkını korumak için oluşturulmuşlardır, ancak sonuçları çok farklı olmuştur, (s.320 vd.)

Ruhbanların etkisi
     Maharadze, Ermenilerin bir devlete sahip olmadıklarını, ancak bir dini merkez (Bütün Ermeni Katolikosluğu) kurduklanna işaret eder. Bu katolikos (patrik), fiiliyatta Ermenilerin bir nevi çarı olmuştur. Bu durum da Ermeni halkında ruhbani eğilimlerin gelişmesine yol açmıştır. Böylece halk, dinin ve ruhbanların sınırsız etkisi altına girmiştir.
Bu şekilde milli duygular, klerikalizmle (ruhbancılık) iç içe geçmiştir. Ruhban sınıfı ve kilise, Ermenilerin gözünde milli düşüncenin ve milli eğilimlerin timsali haline gelmiştir. Ermeni halkını soyan din adamları, güya milli ideallerin taşıyıcıları olmuşlardır. Maharadze'ye göre bu durum, kaçınılmaz olarak ölümcül sonuçlarını vermiştir.
Diğer yandan. 19. yüzyılda Türkiye'nin zayıflamasıyla bundan çıkarı olan İngiltere ve Rusya. Türkiye'de yaşayan Ermenileri kullanmak istemiştir.
     Özellikle 1878'den, Bulgarların Türk hâkimiyetinden çıkmasından sonra Ermeniler, Türk hükümetine karşı ayaklanma hazırlıklarına girişmişlerdir. İngiliz ve Rus hükümetinin gizli destek sözü verdiği Ermeni aydınları bu işe soyunmuşlardır.
Bir anda dünyadaki bütün Ermenilerin dikkati Türkiye Ermenileri üzerinde yoğunlaşır. Hangi meslekten, hangi katmadan olursa olsun her Ermeni kendini feda etmek veya maddi destek sağlamak suretiyle bu davaya yardım etme yükümlülüğü altına girmiştir.

'Nefret tohumları ektiler'
    Bu işin örgütlenmesini ve yönetimini de Taşnaklar üstlenmiştir. Maharadze, bu süreci anlattıktan sonra bu partinin Ermeni halkını korkunç bir maceraya sürüklediğini ifade eder. Ermeniler, ayaklanma yoluyla Türk hâkimiyetinden kurtulacaklardır. Bu davada da İngiliz ve Rus hükümetleri onlara yardımcı olacaktır. Sonuç olarak Ermeni köylüleri Taşnakların talimatıyla ayaklanmışlar, kan dökmüşler, ancak ne İngiltere ne de Rusya parmağını kıpırdatmıştır.
Maharadze, bu şekilde Taşnaklann hedefine ulaşamadıklarını, ama Ermenilerle Türkler arasına nefret tohumlan ektiklerini söyler, (s. 7 vd.) Sonuç olarak Maharadze'nin tespitlerini değerlendirdiğimizde Taşnaklann kurulduklarından itibaren başvurduklan terör eylemleriyle ve aşın şoven politikalarıyla karşılıklı kırımı ateşlediğini ve her katmandan geniş Ermeni kitlelerini bunun peşinden sürüklediğini görüyoruz. Diğer taraftan Taş-naklar emperyalist devletlerin Türkiye'yi parçalama planlarında açıktan yer almıştır. Özellikle I. Dünya Savaşı'nda yaşanan acı olaylarda Taşnakların sorumluluğu yadsınamaz bir gerçektir.


Menşevik Gürcüler ne diyor?
     Gerçek adı P. P. Goleyşvili olan Karibi, Gürcü Menşevizminin önemli yayıncılarından ve parti yöneticilerinden biridir. Karibi, Jordanie hükümeti döneminde toprak bakanının yardımcılığını da yapmış, daha sonra Bolşeviklere katılmıştır. Dolayısıyla üst düzey yönetici olarak dönemin yakın tanıklanndan başka biri olmuştur.
Karibi, 1920 yılında toprak bakanının yardımcısı olduğu sırada Ermeni iddialarına yanıt olarak Gürcü devletinin "Kırmızı Kitap'ını kaleme alır. Tiflis'te basılan kitapta yer alan Ermeni meselesi ve Taşnaklar konusundaki Menşevik Gürcülerinin tespitleri de yukarıda aktardığımız Bolşevik Gürcülerinkiyle uyumludur.
Kırmızı Kitap'taki saptamalardan bir kısmını şu şekilde özetleyebiliriz:
- 19. yüzyılın sonlarına kadar Ermeni meselesinden söz etmek mümkün değildir. O döneme kadar Müslüman halk ve Ermeniler tam bir uyum içinde yaşamıştır. Batılı devletler, meseleyi Türkiye ile Rusya'nın arasını açmak ve ayrıca Türkiye'nin içişlerine karışmak için yapay olarak ortaya çıkarmışlardır.
- Batı emperyalizmi, bu müdahalesinin önünün açılacağını ifade etmiştir. Böylece birçok Ermeni ayaklanması örgütlenmiş ve bu ayaklanmalar karşılıklı kıranın doğmasına neden olmuştur.
- Taşnaklar, Ermeni kitlelerini diğer milletlere karşı hep şovenizmle zehirlemiş, milli ihtirasları kaşımış ve aynlıkçılık fikrini aşılamıştır. Bunun temel araçlarından biri de terör olmuştur.
- Ermeniler dışında hiçbir millet, kendi bağlı olduğu devlete karşı düşmanın yanında gönüllü birlikler örgütlememiştir. Türkiye'nin aldığı önlemler doğal ve meşrudur. Yerinde hangi Avrupa devleti olursa olsun Türkiye'nin yaptığının aynısını yapacaktır.
- Taşnaklar, gönüllü birlikleri örgütleyerek Ermeni kitlelerinin sonunu kendi elleriyle getirmişlerdir. Yaşanan acıların sorumlusu Taşnaklardır.
Özellikle 1878'den, Bulgarların Türk hâkimiyetinden çıkmasından sonra Ermeniler, Türk hükümetine karşı ayaklanma hazırlıklarına girişmişlerdir. İngiliz ve Rus hükümetinin gizli destek sözü verdiği Ermeni aydınları bu işe soyunmuşlardır.
Bir anda dünyadaki bütün Ermenilerin dikkati Türkiye Ermenileri üzerinde yoğunlaşır. Hangi meslekten, hangi katmadan olursa olsun her Ermeni kendini feda etmek veya maddi destek sağlamak suretiyle bu davaya yardım etme yükümlülüğü altına girmiştir.
'Nefret tohumları ektiler'
Bu işin örgütlenmesini ve yönetimini de Taşnaklar üstlenmiştir. Maharadze, bu süreci anlattıktan sonra bu partinin Ermeni halkını korkunç bir maceraya sürüklediğini ifade eder. Ermeniler, ayaklanma yoluyla Türk hâkimiyetinden kurtulacaklardır. Bu davada da İngiliz ve Rus hükümetleri onlara yardımcı olacaktır. Sonuç olarak Ermeni köylüleri Taşnakların talimatıyla ayaklanmışlar, kan dökmüşler, ancak ne İngiltere ne de Rusya parmağını kıpırdatmıştır.
Maharadze, bu şekilde Taşnaklann hedefine ulaşamadıklarını, ama Ermenilerle Türkler arasına nefret tohumlan ektiklerini söyler, (s. 7 vd.) Sonuç olarak Maharadze'nin tespitlerini değerlendirdiğimizde Taşnaklann kurulduklarından itibaren başvurdukları terör eylemleriyle ve aşın şoven politikalarıyla karşılıklı kırımı ateşlediğini ve her katmandan geniş Ermeni kitlelerini bunun peşinden sürüklediğini görüyoruz. Diğer taraftan Taşnaklar emperyalist devletlerin Türkiye'yi parçalama planlarında açıktan yer almıştır. Özellikle I. Dünya Savaşı'nda yaşanan acı olaylarda Taşnakların sorumluluğu yadsınamaz bir gerçektir.

(Bkz. Karibi, Gürcü Devletinin Kırmızı Kitap 'ı. Yayına Hazırlayan: Mehmet Perinçek, Kaynak Yayınlan, İstanbul, Nisan 2007.)